Babanzāde Aḥmed Naīm (1872/1934) was a scholar, translator and thinker who lived in the last quarter of the nineteenth century and the first half of the twentieth century and distinguished himself with his works in the fields of language, philosophy, psychology, ethics, and hadith. Babanzāde, who graduated from a school and studied madrasa sciences at a time when the conflict between the school and madrasa was intense among Ottoman intellectuals, was well versed in the modern culture of the period as well as Islamic culture. In addition to witnessing the transition from the Ottoman Empire to the Republic, Aḥmed Naīm contributed to the intense intellectual debates on the nature, limits, and possible effects of modernization in the late Ottoman period and the early years of the Republic. In these views, which he presented on the basis of the defense of Islam, he was based on utilizing the scientific and scientific opportunities offered by the West without moving away from religious, moral and cultural values. In addition, Babanzāde criticized the point reached at the time by Muslims who made a breakthrough and built a civilization with their works in fields such as science, science, philosophy, and art in the historical process and drew attention to the great gap between the past and the current age, and in this context, he wrote defensive texts in response to the criticisms directed against Islam. This article aims to systematically identify Babanzāde's views on the defense of Islam by considering his intellectual background. In this framework, at the center of Aḥmed Naīm's defense of Islam is the comparison of the universal values offered by Islam, which he sees as the religion of nature, with the values imposed by the cultural hegemony of the West and his criticism of the imitation of Western values. He does not consider the imitation of the West/Frenk, which was proposed by some Muslim intellectuals and bureaucrats as a way out of the current situation of Islamic society, as a way out for the salvation of Muslims, and he considers it as the main cause of social mischief. In the article, it is determined that Babanzāde embraced the idea that Islam is a rational, moral, and consistent religion that contains universal principles as the starting point in his defense of Islam, and that the salvation of Islamic society depends on a definite return to the principles of this perfect religion.
Babanzāde Aḥmed Na'īm, (1872-1934) on dokuzuncu yüzyılın son çeyreği ile yirminci yüzyılın ilk yarısında yaşamış, dil, felsefe, psikoloji, aḫlāk ve ḥadīs alanlarındaki çalışmalarıyla temayüz etmiş müderris, mütercim ve düşünürdür. Osmanlı entelektüelleri arasında mektep ve medrese çatışmasının yoğun olarak yaşandığı bir dönemde mektep mezunu olup medrese ilimlerini de tahsil eden Babanzāde, İslam kültürünün yanı sıra dönemin modern kültürüne de vakıftır. Aḥmed Naīm, Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecine tanıklık etmesinin yanı sıra Osmanlı’nın son dönemleri ile Cumhuriyetin ilk yıllarındaki modernleşmenin doğası, sınırları ve muhtemel etkileri bağlamında yaşanan yoğun fikri tartışmalara görüşleri ile katkı sağlamıştır. İslam savunusu temelinde serdettiği bu görüşlerinde; dinî, ahlaki ve kültürel değerlerden uzaklaşmadan Batı’nın sunduğu ilmi ve fennî imkanlardan faydalanmayı esas almıştır. Bununla birlikte Babanzāde, tarihsel süreçte ilim, fen, felsefe, sanat gibi alanlardaki çalışmaları ile çığır açan ve bir medeniyet inşa eden Müslümanların bugün geldikleri noktayı eleştirerek geçmiş ile yaşanılan çağ arasındaki büyük uçuruma dikkat çekmiş; bu bağlamda İslam’a yöneltilen eleştirilere cevap niteliğinde savunu metinleri yazmıştır. Bu makale, Babanzāde’nin düşünsel arka planını dikkate alarak İslam savunusuna dair görüşlerini sistematik bir şekilde tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede Aḥmed Naīm’in İslam savunusunun merkezinde, fıtrat dini olarak gördüğü İslam’ın sunduğu evrensel değerler ile Batı’nın kültürel hegemonyasının dayattığı değerlerin kıyaslanması ve Batı değerlerinin taklit edilmesine yönelik eleştirileri bulunmaktadır. O, bazı Müslüman aydın ve bürokratların İslam toplumunun içinde bulunduğu ahvalden kurtuluşu için önerdikleri Batı/Frenk taklitçiliğini, Müslümanların selameti için bir çıkış yolu olarak görmediği gibi toplumsal fesadın temel saiki kabul etmektedir. Makalede, Babanzāde’nin İslam savunusunda hareket noktası olarak İslam’ın evrensel ilkeler içeren, akli, ahlaki, tutarlı ve ekmel bir din olduğu düşüncesini kabul ettiği, İslam toplumunun kurtuluşunu da bu ekmel dinin ilkelerine kesin bir dönüşe bağlı gördüğü tespit edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Modernleşme Sosyolojisi, Kelam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |