lam medeniyetine katýlmasý ile birlikte felsefi düþüncede bir hareketlilik ve canlanmanýn yaþandýðý görülmektedir. Þaban T. Duralý’nýn söylediði gibi, týpký Almanlar’ýn, Fransýz ve Ýngiliz felsefi düþüncesi ile biçimlenen Avrupa medeniyetine sonradan eklenmesine karþýlýk bu kültürün koruyucusu ve taþýyýcýsý olmalarý gibi Türkler de sahip olduklarý maddi ve manevi taze güçle sonradan dâhil olduklarý Ýslam düþüncesinin geliþimine büyük katký saðlamýþ ve pek çok felsefi meseleye önemli açýlýmlar getirmiþlerdir. Türk felsefi düþüncesinin belli baþlý simalarýnýn eserlerine bakýldýðýnda bu tespi- tin ne kadar büyük bir hakikat payý taþýdýðý daha iyi anlaþýlmaktadýr. Söz- gelimi, Osmanlý devletinin ilk medresesinin baþ müderrisi olan Davud el- Kayserî, sûfî düþünür Ýbn Arabî’nin en büyük þârihlerinden biri olmanýn yaný sýra zaman felsefesi konusunda Aristo, Eflatun ve Ýbn Sina gibi filozof- larý tenkit ederek yeni bir zaman teorisi geliþtirmiþ, böyle bir zaman anla- yýþýnýn benzeri batý felsefesinde yüzyýllar sonra ancak Newton tarafýndan ortaya konmuþtur. Yine Fatih Sultan Mehmet sadece Ýstanbul’u fetheden bir padiþah deðil ayný zamanda Ýslam metafiziðinin en üst tartýþmalarýnýn
Diğer ID | JA33DD68SY |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2008 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2008 Cilt: 49 Sayı: 1 |