Since Armenia's independence, the development of relations between Türkiye and Armenia has been a highly contentious issue in both countries. The disputes predominantly revolved around the events of 1915 and have consistently dominated Turkish-Armenian relations. This study employs a critical constructivist perspective to examine the “Nakhichevan Crisis,” the only foreign policy crisis between Türkiye and Armenia, spanning from May 1992 to September 1993.
According to critical constructivist scholars, national interests are not solely objective realities; they are shaped by social and cultural influences. The primary hypothesis of this article is that the deeply entrenched historical protracted conflict has significantly impeded the progress of relations between Türkiye and Armenia. The chosen methodology for this research involves process tracing, utilizing the prominent Turkish political resource known as the “Ayın Tarihi” Journal (History of the Month) beside of secondary resources. Furthermore, parliamentary debates have also been included in the analysis to establish a comprehensive understanding.
The preservation of Nakhichevan's autonomous status, rooted in contractual law, has wielded a considerable impact on the formulation of Turkish national interest. However, the prevailing notion that “Türkiye has the right to intervene” in Nakhichevan was initially voiced by Heydar Aliyev and later gained widespread acceptance and turned into dominant representation. This notion has functioned as a substantial barrier hindering the bilateral relations between Türkiye and Armenia, a situation that persisted until the outbreak of the Second Karabakh War.
Critical Constructivism Nakhichevan Crisis Turkish National Interest Contractual Law Dominant Representation
Ermenistan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusu her iki ülkede de oldukça tartışmalı bir konu olmuştur. Ağırlıklı olarak uyuşmazlık 1915 Olayları etrafında gelişmiş ve Türk-Ermeni ilişkilerini sürekli olarak etkilemiştir. Bu çalışma, Türkiye ile Ermenistan arasındaki tek dış politika krizi olan ve Mayıs 1992'den Eylül 1993'e kadar uzanan “Nahçivan Krizi”ni eleştirel konstrüktivist bir bakış açısıyla incelemektedir.
Eleştirel konstrüktivist akademisyenlere göre, ulusal çıkarlar yalnızca nesnel gerçekler olarak görülemez sosyal ve kültürel olarak üretilir. Bu makalenin birincil hipotezi, derin tarihsel kökleri olan uzun süreli çatışmanın Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini önemli ölçüde engellediğidir. Bu araştırma için ikincil kaynakların yanı sıra “Ayın Tarihi” Dergisi olarak bilinen önde gelen Türk siyasi hayatı kaynağından yararlanarak süreç izleme yöntemi tercih edilmiştir. Ayrıca, kapsamlı bir anlayış oluşturabilmek için parlamento tartışmaları da analize dahil edilmiştir.
Nahçivan’ın ahdi hukuka dayanan dayanan özerk statüsünün korunması, Türk ulusal çıkarlarının formüle edilmesinde önemli bir etki yaratmıştır. Ancak “Türkiye'nin Nahçivan’a müdahale etme hakkı vardır” görüşü, öncelikle Heydar Aliyev tarafından dile getirilmiş ve daha sonra yaygın olarak kabul görmüştür ve baskın temsile dönüşmüştür. Bu anlayış, İkinci Karabağ Savaşı'nın patlak vermesine kadar devam eden Türkiye ve Ermenistan ikili ilişkilerinin önünde önemli bir engel oluşturmuştur.
Eleştirel Konstrüktivizm Nahçivan Krizi Türkiye’nin Ulusal Çıkarı Ahdi Hukuk Baskın Temsil
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Bölgesel Çalışmalar, Türk Dış Politikası, Uluslararası Güvenlik |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 16 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Kasım 2023 |
Gönderilme Tarihi | 18 Ağustos 2023 |
Kabul Tarihi | 18 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |