Bu çalışma, özellikle ulus-devlet içindeki anlamı, işlevi ve yapısına odaklanarak, vatandaşlık olgusunun ortaya çıktığı Antik Yunan’dan günümüze kadar siyasal, toplumsal ve ekonomik olarak daima eşitsiz bir içeriğe sahip olduğuna işaret etmektedir. Bu açıdan, çalışmada esas olarak vatandaşlık kurumunun ulus-devlet içinde sağladığı ulusal bütünleşmenin yanında, her ulus-devletin kendi vatandaşlık tanımının dışında kalan bazı grupları mutlaka dışarda bıraktığı ve bu dışlanan -özellikle göçmenler ve dezavantajlıgruplar açısından vatandaşlığın daima dışlayıcı ve ayrımcı sonuçları olduğu analiz edilmiştir. Bu çalışmada, ilk olarak, vatandaşlığın Antik Yunan’dan itibaren modern ulus-devlet sınırları içerisinde ortaya çıkışına kadar geçirdiği dönüşümler kısaca ele alınacaktır. Daha sonra, siyasal alanla ekonomik alanı birbirinden mutlak olarak ayrıştıran ulus devletin liberal mantığı ve uygulamaları içinde vatandaşlık ile sağlanan siyasal eşitlik anlayışının, sosyal ve ekonomik eşitsizliği görünmez kıldığı fikri üzerinde durularak, vatandaşlık kurumunun eşitlik ve toplumsal tabakalaşmayla olan ilişkisi ele alınmıştır. Çalışmada ayrıca, ulus-devlet içindeki vatandaşlığın göçmenler açısından nasıl bir hiyerarşiye yol açtığı analiz edilerek, “resmi” ve “uygulama”daki vatandaşlık arasındaki farklılıklara dikkat çekilmektedir. Sonuç olarak, vatandaşlığın ekonomi-politik açıdan analizini yapmaya çalışan bu çalışma eşitlik ve demokrasi için vatandaşlık olgusunun sağladığı siyasi eşitliğin yeterli olmadığını bunun yanında sosyal ve ekonomik eşitliğin de sağlanması gerektiğini öne çıkarmaktadır.
This paper aims at examining the unequal content of citizenship from the first emergence in Athens to the comtemporary form in the modern nation-state regarding to the political, social and economical dimensions, with a special reference to its meaning, function and structure in the capitalist nation state. Thus, this work suggests that the nature of the citizenship in the nation-states still remains deeply differentiated, exclusive and hierarchical which excludes some disadvantaged groups who stay outside of the definition of citizens, because the connection between liberal citizenship and the idea of socio-economic equality has always been derivative, secondary or incidental nature. This paper, while focusing on the relationship between citizenship and social stratification, criticizes the liberal citizenship structure based on exclusively political equality separating political sphere from economic one demistifies or hides the social and economic inequality. Besides, the paper analyzes how citizenship constructs a hierarchy between nation and migrants by pointing to the difference between the idea of the formal citizenship (formal equality) and substantial citizenship (equality in practice). Thus, based on the perspective of economy-politics, it argues that political equality itself cannot be enough for a substantial democracy if it is not completed by economic and social equality.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2012 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 |