Bu yazının amacı vatandaşlığın siyasal içeriği ile toplumsal içeriği arasındaki zorunlu bağı vurgulayarak, neo-liberal vatandaşlık kavrayışının görünmez kıldığı bir boyutu öne çıkarmaktır. Vatandaşlık özellikle içinde bulunduğumuz neo-liberal momentte sadece siyasi ve hukuki bir bağa indirgenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Neo-liberal müdahale nedeniyle bugün vatandaşlığın toplumsal içeriği giderek daha fazla zedelenmektedir. Yukarıdaki saptamalar ışığında ben bu yazıda iki amacı gerçekleştirmeye çalışacağım. Yazının ilk bölümünde aslen ‘siyasal’ bir kavram olmakla birlikte vatandaşlığın Atina’da ilk icat edilişinden bu yana zorunlu ve özel bir toplumsal içeriğe sahip olduğunu göstermeye çalışacağım. Dolayısıyla hem tarihsel hem de kavramsal olarak vatandaşlık ile toplumsal eşitlik fikri arasındaki bağ ikincil ve/veya arızi olarak nitelenemez. Bu temel teze bağlı olarak yazının ikinci bölümünde neo-liberal evrede hem tarihsel hem kavramsal olarak bu toplumsal içeriğin nasıl zedelendiğini ve dolayısıyla bizzat vatandaşlık kurumunun kendisinin nasıl tehdit edildiğini açıklamaya çalışacağım.
Vatandaşlık sosyal haklar eşitlik refah devleti neo-liberalizm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2009 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 |