This article focuses on the relationship between security politics and the rule of law, and how these issues developed during the era of September 11. Security politics is defined a violation or instrumentalisation of human rights and freedom, or political rights such as participation in the democratic process by the executive power of the state. From this perspective, it can be said that in recent years two basic approaches come to the fore regarding to security politics. The first of these evaluates security politics as a violation or instrumentalisation of law. This approach moves with the Weberian concept of the state and is based on the tradition of social liberalism or liberal constitutionalism. Accordingly, security politics stems from the concentration and centralization of executive power within the order of law and politics in an unusual way. The second approach, which explains security politics as the suspension of law, moves with the Schmittian concept of the state. In this second case, executive power, as the state's fundamental function, and its main ground, disrupts the normal flow of law in-order to protect the ordinary status of the law. As a third approach, the article signifies that it is possible to reconceptualize law as a technique of political administration, instead of relying on the distinction between ordinary law and the state of exception, and elaborates on its political implications‟ capacity to exceed security politics.
Security politics violence law state of exception the political
Bu makale, 11 Eylül ve sonrası süreçte sıklıkla gündeme gelen güvenlik siyaseti ve hukuk devleti arasındaki ilişkiye odaklanmaktadır. Güvenlik siyasetinden genellikle insan hak ve özgürlükleri ile demokratik süreçlere katılım gibi siyasal hakların, devletin yürütme gücü tarafından çiğnenmesi durumunda bahsedilir. Bu açıdan bakıldığında, son yıllarda güvenlik siyaseti ile ilgili olarak iki temel yaklaşımın ön plana çıktığı söylenebilir. Bunlardan ilki güvenlik siyasetini hukukun ihlal edilmesi ya da araçsallaştırılması olarak görür. Bu yaklaşım, Weberci bir devlet kavramıyla hareket eder ve sosyal liberal ya da liberal bir anayasacılık geleneğinden beslenir. Buna göre güvenlik siyaseti, yürütmenin olağan olmayan bir şekilde hukuk ve siyaset düzeni içinde yoğunlaşmasından ve merkezileşmesinden kaynaklanmaktadır. Güvenlik siyasetini hukukun askıya alınması olarak açıklayan ikinci yaklaşım ise Schmittçi bir devlet kavramıyla hareket eder. Bu ikinci durumda ise devletin asli fonksiyonu ve temel dayanağı olarak yürütme, olağan hukuki durumu korumak adına, hukukun normal akışını kesintiye uğratmaktadır. Üçüncü bir yaklaşım biçimi olarak makale, hukukun olağan hali ile olağanüstü hali arasındaki ayrıma bağlı kalmak yerine hukukun bir tür siyasal yönetim tekniği olarak kavramsallaştırılabileceğine dikkat çekmekte ve bunun siyasal içermelerinin güvenlik siyasetini aşma kapasitesi üzerinde durmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Finans |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2014 |
Gönderilme Tarihi | 31 Temmuz 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 69 Sayı: 02 |