"Yönetişim", Dünya Bankası'nın 1989'da Afrika'da varolan durumu bir "yönetişim krizi" olarak tanımlamasından sonra güncelleşen ve diğer uluslararası finans kuruluşlarınca da benimsenen bir kavram oldu. Bu tarihten itibaren, yönetişim kavramı gerek ulusal gerekse uluslararası karar alma süreçlerinde "demokratik" mekanizmaların yaşama geçirilmesini destekleyen bir politikanın "adı" gibi değerlendirilmeye başlandı. Yönetişimin temel unsurları olarak "şeffaflık", "hesap verme", "hukuk devleti", "katılım" gibi değerler ön plana geçirildi ve hem ulusal hem de uluslararası politikaların bu kavramlar etrafında yeniden biçimlendirildiği düşüncesi yaygınlaştı. Bu makalede, yönetişimin bu kavramlaştınlma biçiminin tamamen bir "retorik" olduğu ve bu retoriğin, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla, küresel kapitalist pazara daha fazla bağımlı kılınmasını meşrulaştırdığı tezinden hareket edilmektedir. Makale, Dünya Bankası'nın yönetişim ve sivil toplum projesiyle sınırlı olacak bir şekilde, yönetişimin bu gözden ırak kılınmaya çalışılan boyutunu bir nebze olsun aydınlatmaya çalışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İşletme |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Şubat 2015 |
Gönderilme Tarihi | 12 Şubat 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2002 Cilt: 57 Sayı: 3 |