Tarihte Balkanlar, Anadolu ve Ortadoğu coğrafyasının üç kez cihanşümul bir rol oynadığı görülür: Büyük İskender, Roma ve Osmanlı İmparatorluğu. Bu durumun önemli faktörlerden birisi kuşkusuz bu devletlerin coğrafyayı ortaklaştırmalarıdır. Küreselleşme süreçleri ile bugün gelinen noktada siyasal sınırların aynen kaldığı ama hayatın bütün alanlarını kuşatan çok yönlü bir entegrasyon ile coğrafyanın yeniden ortaklaştırılabildiği bir ortam yine mümkündür. Bu perspektif iç kargaşalar ve kimlik krizleri ile çalkalanan ve bu nedenle tek başlarına yeterince etkin olamayan bölge ülkelerine büyük bir derinlik kazandıracaktır. Bununla birlikte, Coğrafyayı ortaklaştırmaktan asıl kazançlı çıkacak olanlar, kendilerini sadece sınırlı siyasal yapılar içerisinde kurmak ya da gerçekleştirmek zorunda kalmayacak olan, Balkanlardan Ortadoğu’ya geniş bir alanda çok yönlü at koşturabilecek olan bölgenin bütün insanlarıdır. Bunun için ihtiyaç duyulan şey ilişkilere medeniyet perspektifinden bakmak ve henüz oluşum halindeki bu çabaları şimdiden tanımlamaya çalışmamaktadır. Bu çabaları Büyük Makedonyacı, Yeni Helenistik ve Yeni Osmanlıcı olarak isimlendirmek parçalayıcı ve bölgenin imkânlarının ortaya çıkmasını engelleyici nitelikte olacaktır. Bugün yapmamız gereken isimlendirmeye değil, eyleme, işleve, fonksiyona, icraata öncelik vermektir. Herkese çok yönlü olarak kazanç sağlayacak coğrafyayı ortaklaştırmaya yönelik hangi adımların atılabileceği üzerinde düşünmektir. İsimlendirme çabalarını, zamanı geldiğinde ve hak edildiğinde çağdaş Dede Korkutlara bırakmak gerekir
Balkans, Anatolian and Middle-eastern geographies have played global roles three times in the history: The reign of Alexander the Great, Roman Empire and Ottoman Empire. Definitely, one of important factors for this condition is the fact that the said states made the geography common. In the present situation as a result of the globalisation processes, making the geography common is also possible by means of a multilateral integration which lets the political borders remain but dominates all sides of the life. In this perspective, those countries of the region which do not have any importance on their own because of a turmoil and a crisis of identity might gain depth and value. However, those who will have the greatest benefit from making the geography common will be the populations of the region who would get the chance to move in a wide region ranging from Balkans to Middle-east rather than limiting themselves within the existing political structures. What needed for this is to consider the relationship through the civilisation perspective and keep away from defining these efforts which are at the very beginning level. Such definitions as Great Macedonianism, Neo-Hellenism or NeoOttomanism would make a negative effect and prevent the region from bringing up its potentials. Today, what we need to do is not to give priority to definitions but giving priority to action, function and activity. What we need to do is to think about the steps to be taken for making the geography common, from which everybody will derive multilateral profits. The efforts for putting a name should be left to contemporary Dede Qorquts when the time is due, and when it is deserved
Diğer ID | JA86RT36ST |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 43 Sayı: 1 |