Yaklaşık yetmiş yıldır uluslararası ilişkilerde önde gelen politika
araçlarından birisi olmasına karşın dış yardımın alıcı ülkelere etkisi halen tam
olarak açığa kavuşturulmuş değildir. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
tarafından oluşturulan dış yardım yaklaşımının resmi hedefleri arasında
gelişmekte olan ülkelerde refahı artırma, fiziki altyapıyı geliştirme, eğitim
düzeyini yükseltme ve çocuk ölümlerini azaltmanın yanı sıra yolsuzlukla mücadele
ve demokratikleşme teşviki bulunmaktadır. Ancak, literatür bu yaklaşımın birçok
ülkede ekonomik krizlere, darbelere ve iç çatışmalara yol açtığına işaret
etmektedir. Bu tablonun sebepleri arasında, donör ülkelerin stratejik
çıkarlarının yardımın resmi hedeflerinin önüne geçmesinin yanı sıra, alıcı
ülkelerin yapısal ve kültürel farklılıklarının göz ardı edilmesi gösterilmektedir.
Öte yandan, 2000’li yıllardan başlayarak Çin ve Türkiye kendi dış yardım
yaklaşımlarını geliştirmişlerdir. Çin alıcı ülkelerden siyasi reform talep etmeden
başta petrol olmak üzere enerji altyapısına odaklanmış ve Afrika’nın 1 numaralı
ihracat ortağı haline gelmiştir. Türkiye ise yardımlarında sosyal altyapılar ve
hizmetler sektörüne ağırlık verirken alıcı ülkelerle tarihi ve kültürel
bağlarını güçlendirmektedir. Makale önce söz konusu üç yaklaşımın çerçevelerini
çizmekte, daha sonra bu farklılıkların alıcı ve donör ülkeler için doğuracağı
muhtemel sonuçları tartışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Mayıs 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 53 Sayı: 1 |