Öz
Türkiye Cumhuriyeti’nde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü devirlerinde çok büyük
ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak bu gelişme şehirlerde olduğu kadar köy yaşamına intikal
ettirilememiştir. Köy ile şehir, zeytinyağı ile su gibi birbirinden ayrı durmuşlardır. Bir köy
öğretmeni olan Mahmut Makal’ın ‘Bizim Köy’ isimli eseri de bu aksaklığı gidermek için gerekli
olan teşhis görevini yerine getirmiş ve Anadolu’daki köy yaşamını tüm çıplaklığı ile ortaya
koymuştur. Ancak sorgulama ve eleştiri kültürünü tam anlamı ile içine sindirememiş
toplumlarda yaşanan hastalık burada da görülmüştür. Makal’ın eseri, tedavi için teşhis ya da
yapıcı bir eleştiri olarak değil de bir kısım bürokrat tarafından hükümeti ve devleti yıpratıcı hatta
yıkıcı bir eylem olarak değerlendirilmiştir. Üstelik bu dönemde çok partili siyasi hayata geçilmesi
ve Mahmut Makal’ın ‘Bizim Köy’ isimli eserinin de genel seçimlere az bir süre kala yayımlanmış
olması çalışmanın siyasi partilerce politik bir malzeme olarak değerlendirilmesine sebep
olmuştur. Makal, iktidar çevreleri tarafından eleştirilip bir tür cezaya çarptırılmak istenirken
muhalefet kanadı tarafından ise ileri sürdükleri iddiaların somut göstergesi olarak sunulmuştur.
Bu çalışmada edebi bir eserin akisleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada;
dönemin süreli yayınları temel alınmış, telif eserlerden de istifade edilmiştir. Edebi bir eserin
günlük siyaset üzerinde etkisi olabilir mi? Gerçekleri söylemek milli birlik ve bütünlüğe zarar verir
mi? Basın ve kamuoyu yargı kararını etkileyebilir mi? Biçimindeki sorulara cevap aranmıştır.
Çalışma sonucunda sosyolojik temelli edebi bir eser olan ‘Bizim Köy’ün siyaset ve toplum hayatı
üzerinde olumlu etkide bulunduğu görülmüştür.