Öz
İki kutuplu dünya düzeninden tek kutuplu bir düzene geçilirken güvenlik algısı yeniden şekillenmiştir. Bir yandan devlet-merkezli güvenlik anlayışı yerini birey-merkezli yeni güvenlik anlayışına bırakırken diğer yandan da devletler arasındaki sınırlar artık daha yüzeysel bir önem kazanmıştır. Bu durum emtia, emek ve sermayenin dolaşımının, önüne geçilemez bir şekilde artmasına neden olmuştur. Dünyada küreselleşme kavramı ile ifade edilen bu değişim ve dönüşüm sürecine, her şeyi değiştirme ve dönüştürme gücü atfedilmektedir. Bu değişimlerin en önemlilerinden biri de ulus-devlet yapısında meydana gelen değişimdir. Bu süreç içerisinde, egemenlik gücünü zamanla ulus üstü ve ulus altı güçlerle paylaşmak zorunda kalan ulus devletler, başta sınırı aşan suçlar olmak üzere birçok suç türüyle mücadele ederken, sınır yönetimlerini yeniden gözden geçirmek durumunda kalmışlardır. Klasik usulde geçmişte herhangi bir sorun karşısında sınırların tek taraflı olarak kapatılması ulus devletler tarafından en etkili yöntem olarak düşünülürken şimdilerde bu durumun günümüz gerçekleriyle çok da uyuşmadığı görülmektedir. Özellikle küreselleşme olgusu bu durumu ortadan kaldırmıştır. Bunun yerine bir yandan sınırların etkin ve etkili korunması sağlanırken aynı zamanda komşu ülkeler ile başta ticari, sanayi ve turizm hizmetlerinin ve insan hareketliliğinin aksamadan sürdürülmesi anlamına gelen yeni sınır yönetimi anlayışının artık daha fazla kullanıla geldiğini görmekteyiz. Bu çalışmanın amacı Küreselleşmenin Türk Sınır Yönetimi üzerinde meydana getirdiği değişiklikleri ekonomik, teknolojik ve güvenlik bağlamında ele alıp, bunların ortaya çıkardığı olumlu/ olumsuz durumları ortaya koymaktır.