Öz
Refik Halid Karay, Türkiye Türkçesinin yazı dilinde kemâle ermesinde, Türk
öykücülüğünün Anadolu’ya açılmasında büyük hizmetlerde bulunmuş devrin önemli
yazarlarındandır. Yazar, muhalif kişiliği ile II. Meşrutiyet yıllarından yurda dönüş tarihi olan
1938’e kadar ülke siyasetinde adından oldukça söz ettirmiştir. Tuncay Birkan, Refik Halid
Karay’ın 1938’de yurda dönüşüyle başlayan ve ölüm yılı 1965’e kadar süren gazete yazılarını
“Memleket Yazıları” adıyla temalarına göre ayırıp 18 kitap halinde yayımlayarak günümüz
okuyucusu ile buluşturur. Dönemin en çok ses getiren gazete ve dergilerinde yayınlanmış bu
yazılar kültür, sanat içerikli temalarıyla sosyal bilimciler ve özellikle de halk bilimi için önemli bir
kaynak durumundadır. Yazılar incelendiğinde görülecektir ki günlük yazı yazma ve yetiştirme
endişesi onda yavanlık yaratmamış; günümüzde yapıldığı gibi gündelik iç ve dış siyaset
hakkında basit yazılar yazarak gemisini yürütmemiş; bildiğimiz Refik Halid Türkçesi ile kültürlü
bir yazı faaliyetine girişmiştir. Yazar, hemen her yazısında sözü, unutulmasından korktuğu âdet
ve geleneklere, konak hayatına, mutfak kültürüne, halk etimolojisine, botaniğe, kalıplaşmış
sözlere, masal ve fıkraya, mâniye, halk tiyatrosuna, halk taşıtlarına, modalara, inanışlara,
mesleklere getirerek bildiklerini anlatmış; hatırlamadıklarını okuyucusuna sorup aktararak âdeta
derleme faaliyetine girişmiş; halk bilimi araştırmacılarına kendi ve emsali olan “üç asırlık
adamlar” dediği kültüre dair söz eden yazarlar tükenmeden derleme faaliyetine girişmeleri için
öğütler vermiştir. Bu makalede, yazının sınırlarını çok aşacak “Memleket Yazıları”ndaki halk
bilimi unsurları değil; yazarı bu hususta ilgili olmaya sevk eden amiller, Karay’ın halk bilimci tavrı
ve yazarın meslek folkloruna içerik sağlayan yazıları üzerinde durulacaktır