Öz
Toplumlar sosyal hayatlarını inançları çerçevesinde düzenlerler. Keza dini geleneklerde özel anlamı olan zamanlar vardır. Ramazan ayı da ibadet amacıyla oruç tutulmasını gerektiren bu özel zamanlardandır. Kutsal ile kutsal olmayan arasında çeşitli bağlar kuran ve daha çok dini kaidelere göre yaşamını şekillendiren Osmanlı bireyi, kendi dünyasını da bu perspektiften inşa etmektedir. Kutsal olan, dikkat edilmesi gerekendir. Dikkat edilmesi gerekenlerden biri de Müslümanlarca kutsal kabul edilen Ramazan ayında tutulan oruçtur. Osmanlı toplumunda saray erkânından imparatorluğun en ücra köşesindeki Müslüman köylüsüne kadar hemen herkes bu aya özel bir anlam yüklemiştir. Bunun sonucu olarak da bu ayı ibadet ve hayır hasenat ile geçirmeye gayret etmişlerdir. Bedeni bir ibadet olan oruç, belirli bir süre için yeme ve içmeden feragat etmeyi gerektirmektedir. Günün sonunda akşam ezanı ile tekrar yeme-içmeye izin verilmesi yemek yeme eylemine önem verilmesine neden olmuştur. Yani orucun açılması ile birlikte neler yenilip içildiği önem kazanmıştır. Bununla birlikte sofralar bu ayda daha özenli ve
görünürdür. Bir hayli zengin mutfak kültürüne sahip olan Osmanlı saray mutfağı da Ramazan ayı ile birlikte öğünlerini ve yemek çeşitlerini bu aya göre düzenlemiştir. Saray mutfaklarından bu süreçte halka yapılan ikramlar ve yardımlarla birlikte saray dışındakiler de bu tüketime ortak olmuşlardır. Çalışmamızda 18.yüzyılın ilk çeyreğinde Ramazan ayında Osmanlı saray mutfağına alınan ürünler incelenecektir. Bu ayda Osmanlı sarayında nelerin ne zaman yenildiğini bilmek sarayın tüketim alışkanlıklarını belirleyebilmek için önemlidir. Saraya alınan ürünler ve yemek türleri hakkında Başkanlık Osmanlı Arşivi belgelerinden ve döneme ait yemek kitaplarından faydalanılarak değerlendirmeler yapılacaktır.