Öz
Toplumsal cinsiyet rollerinden kaynaklanan eşitsizlikler farklı biçimlerde açıklanmıştır. Problemi ele alış biçimi ve tavrına yönelik, mücadele stratejileri geliştirilmiştir. Toplumsal cinsiyet
rollerine göre kadınlar duygusal ve erkekler rasyonellik ile tanımlanmaktadır. Cinsiyet rollerine göre konumlanan duygusallık ve rasyonelliğin kaynağı, dönüşümü, kadın kimliğine etkileri ve
günümüzde bu iki unsurun algılanış biçimi üzerine bir değerlendirme yapılması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmada kuramsal tartışmalar, tarihsel yöntem aracılığı ile değerlendirilmiştir
Öncelikle duygusallık ve rasyonelliğin tarihsel anlamda kaynağı ve cinsiyet rollerine göre konumlanmasının felsefi temellerine değinilmiştir. Kadının toplum yaşamında erkeğe göre ikinci planda olmasının önüne geçmek için girişimlerin kuramsal dayanakları ve öngörülen pratikler değerlendirilmiştir. Sanayi ve Fransız Devrimleri ile güçlenen kadın hareketleri ile kadın kimliği ve aile yapısının dönüşümünde oluşan yeni toplumsal düzenin etkilerine dikkat çekilmiştir. Çalışmada temel olarak duygusallığın kadın kimliği ile olan bağı ideolojik temeller ile biçimlendirilmesi üzerine kuramsal tartışmalara yer verilmiştir. Aynı zamanda kadınların duygusal olma durumunun; kadınları erkeklere göre ikinci planda olma konusunda etkisi incelenmiştir. Kuramsal tartışmalar ile varılan sonuca bakıldığında tarihsel olarak kadın ve erkeğe yönelik duygusallık ve rasyonellik algılarının ilk çağ felsefi söylemlerinin tesiriyle güçlendiği görülmüştür. Kuramsal olarak feminist yaklaşımın önerdiği duygusallığın dönüşümü, evlilik ve ailenin reddine varan söylemlerinin kadın kimliği için yeni mağduriyetlerin oluşmasına yol açtığı ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak duygusallığın doğal ve toplumsal anlamda kadın kimliğine zarar verici niteliğine dair olumsuz algı ile annelik, evlilik ve ailenin kurumsal olarak eleştirilmesine yol açtığı düşünülmektedir. Bu çalışmada duygu ve düşüncenin cinsiyetten bağımsız olarak doğal ve toplumsal anlamda insani nitelikler ile değerlendirilmesinin gerekliliğine vurgu yapılmaktadır.