Öz
Sözlü kültür içerisinde önemli bir yere sahip olan atasözleri, kalıp ifadeler olarak
ezberlendiği için, bir düşünceyi ifade etmenin en kestirme yolu olarak kullanılır. Farklı kültürlerde
çeşitli biçimlerde hayat bulan bu sözlerin genel özelliği, uzun zaman tecrübe edilen ve kabul
gören düşüncelerin ve kanaatlerin aktarımıdır denebilir. Meider atasözünü, “Halkın hikmet,
hakikat, ahlak ve geleneksel görüşlerini mecazi, sabit ve ezberlenebilir bir biçimde nesilden
nesle aktardığı, bilinen kısa bir cümlesi” olarak tanımlar. Bu özelliğinden dolayı atasözleri,
herkes tarafından kolaylıkla benimsenir; sağduyu, hakikat, bilgelik ve deneyim içerdiği için de
klasik dönem divan şairleri şiirlerinin anlamsal yönünü güçlendirmek üzere çokça atasözlerine
başvurmuşlardır. Divan şairlerinin sözlerine anlam katmak için tercih ettikleri atasözünü
kullanma ya da şahit getirme geleneği tüm devirlerde varsa da özellikle XV. yy. itibarıyla fark
edilir düzeyde yoğunluk kazanmıştır denebilir. Bu cümleden Çağatay Türkçesinin baş ismi
sayılan Ali Şîr Nevâî, hem faklı kültürlerin kesişim noktası olan coğrafyada yaşaması hem de
kişisel özellik ve konumu gereği, birçok atasözünü şiirlerinde işletme imkânı bulmuştur.
Bu bağlamda, Ali Şir Nevai’nin Hazâinü’l-Meâni mecmuasının birinci yapıtı olan
Garâibü’s-Sıgar adlı divanında geçen atasözleri tespit edilerek incelenmiştir. Çalışmanın
başında kısa bir giriş yapıldıktan sonra eser hakkında özet bir bilgi verilerek, Garâibü’s-Sıgar’da
geçen atasözlerinin tespitine geçilmiş ve bölgedeki farklı kültürlerde bulunan benzer
atasözlerinden örneklerle değerlendirilmiştir.