Bu makale sekülerizm/laiklik tezinin önemli bir sorgulamayı gerektirdiğini ve günümüzde yeni süreci tanımlama konusunda sorunlu olduğunu iddia etmektedir. Son zamanlarda sorgulanan sekülerizm tezi kavram ve kapsam olarak günümüz toplumsal ve siyasal kapasiteyi varolan haliyle açıklayamamaktadır. Ne tam olarak seküler/laik bir dünyada ne de seküler/laik toplumlarda yaşamaktayız. Oysa modernleşmeyle beraber toplumsal, siyasal alanlarda dinsel olanın gerileyeceği ya da dinin toplumsal ve bireysel olarak temel referans olmaktan çıkacağı öngörülmekteydi. Günümüzde bu teorinin geçerliliği olmadığı, seküler yaklaşımın sorunsal hale geldiği görülmektedir. Çünkü dinin rasyonel olana yenilmesi, değersizleşmesi veya yok olması bir yana hem bireysel hem de toplumsal hayatta daha görünür olmuş, ticarette, politika ve gündelik ilişkilerde de etkili olmayı sürdürmeye devam etmiştir. Din ve devlet işlerinin birbirinden tamamen ayrılması veya “ya din ya da devlet” yaklaşımından ziyade din ve devletin bir arada varolduğu, birarada yaşadığı, çoklu kültürel ve dinsel yaşamla beraber bir siyasal ve toplumsal durum söz konusudur. Dolayısıyla da böyle bir görüntü seküler/laiklik argümanlarıyla bir tezatlık oluşturuyor. Daha çok dinsel farklılıkların farklılıklarıyla varolduğu ve modern dünyaya dahil olup siyasal, toplumsal, ekonomik ilişki ve alanlarda etkili olduğu bu yeni durumu sekülerizm kavramsal olarak karşılayamamaktadır. Dolayısıyla makalemiz, sekülerizm tezinin karşılayamadığı bu “yeni durumu” post-sekülerizm kavramı üzerinden tartışmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 13 Sayı: 1 |