The concept of sustainable growth has undergone significant changes in recent years, driven by increasing global challenges. The sustainability of economic growth has evolved into a phenomenon that encompasses numerous components, not only relying on quantitative development indicators. Conversely, the necessity of economic growth is becoming debatable when considering the social returns of sustainability and economic growth. This study addresses the determinants of sustainable growth, focusing on these components. In terms of forms of impact, emergence timelines, and the power of control, the sustainability of economic growth can be constrained along two main dimensions: economic and environmental. Economic restraints reflect in the global economy's slowdown, primarily linked to declining investment growth and demographic changes. While both factors are important for developed countries, it can be said that there are demographic opportunities for developing countries. Economic growth interacts with the environment during both production input and output stages. As economies grow, they need more energy inputs, and their output causes various damage on the environment and climate. This problem poses a significant obstacle to sustainable economic growth. While these constraints predominantly put pressure on developed countries, complete detachment of developing countries from this framework is not possible.
Sürdürülebilir büyümeye yüklenen anlam artan küresel sorunlara bağlı olarak son yıllarda kayda değer bir değişim göstermiştir. Ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği niceliksel gelişim göstergelerinin yanı sıra çok sayıda bileşeni kapsayan bir olgu halini almaktadır. Diğer yandan, sürdürülebilirlik ve ekonomik büyümenin toplumsal getirileri dikkate alındığında ekonomik büyümeye olan gereksinim de tartışmalı hale gelmiştir. Bu çalışmada sürdürülebilir büyümenin belirleyicileri olan bu bileşenler ele alınmıştır. Etki biçimleri, etkinin ortaya çıkma süreleri ve kontrol gücü açısından ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğinin iktisadi ve çevresel olmak üzere iki ana koldan sınırlanması söz konusudur. İktisadi sınırlayıcıların ekonomiler üzerindeki etkisi, küresel ekonomide meydana gelen yavaşlama eğiliminde kendisini göstermektedir. Bu sınırlayıcılar temel olarak yatırım artışlarındaki azalışlar ve demografik değişimler ile ilişkilendirilir. Gelişmiş ülkeler açısından her iki faktör önem arz ederken gelişmekte olan ülkeler için demografik fırsatların mevcut olduğu söylenebilir. Ekonomik büyümenin çevre ile olan etkileşimi üretimin hem girdi aşamasında hem de çıktı aşamasında gerçekleşmektedir. Ekonomiler büyüdükçe daha fazla enerji girdisine ihtiyaç duyarken çıktıları da çevre ve iklim üzerinde çeşitli tahribatlara yol açar. Bu sorun sürdürülebilir ekonomik büyümenin önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Bu sınırlar, ağırlıklı olarak gelişmiş ülkeler üzerinde bir baskı yaratmasına rağmen gelişmekte olan ülkelerin bu çerçeveden tamamen ayrışması da olası değildir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Makroekonomik Teori |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 12 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 14 Sayı: 2 |