Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen şiddet
günümüzde gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta sık sık karşılaşabildiğimiz
bir olgudur. Şiddet evde, okulda, işyerinde kısaca yaşamın her alanında
görülmekle birlikte; fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet, cinsel saldırı ve
kadın cinayetleri şeklinde ortaya çıkabilmektedir. Kadına yönelik şiddet yaygın bir toplumsal
sorundur. Bütün dünyada her yerde, her yaş ve cinsiyete karşı uygulanan bir
insan hakkı ihlalidir. Aile içinde şiddet daha çok eşe yönelik ve erkeğin kadına
uyguladığı şiddet biçiminde olmaktadır. Kadına yönelik aile içi şiddet,
dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de farklı türleriyle yaşanmaya
devam bir insan hakkı ihlalidir. Uluslararası anlaşmalar devletlere toplumsal
cinsiyet eşitliğini sağlama, kadına yönelik aile içi şiddeti önleme noktasında
önemli sorumluluklar yüklemektedir. Türkiye'de CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi
gibi önemli anlaşmaları imzalamış bir ülke olarak kadın politikaları üretmekle
yükümlüdür. 1980'lerde başlayan kadın hareketleri kadına yönelik şiddeti sadece
şiddete uğrayan kadına değil, bütün kadınlara yapılan bir haksızlık olarak
nitelendirmeye gün yüzüne çıkarmaya başlamıştır. 1990'larda kadına yönelik
şiddetle mücadele etmek için kurumsallaşmalar başlamış, 2000'li yıllarla birlikte
sorunun önlenmesi için hem devlet hem tüm kurum ve kuruluşlar, sivil toplum
örgütleri, üniversiteler, medya, çalışmalarına hız vermiştir. Ülkemizde her on
kadından dördü mutlaka hayatı boyunca şiddetin bir türüne maruz kalmaktadır.
Bu
çalışmada, aile içi kadına karşı şiddet bazı değişkenlere göre incelenmiştir.
Bu değişkenler; yaş, medeni hal, evlilik
süresi, meslek, aylık gelir düzeyi, çocuk sayısı, eğitim durumudur. Bu araştırma, Bingöl il merkezinde ikamet
eden, 18 yaş ve üstü tüm erkek ve kadınlar üzerinde yapılmıştır. Araştırma
gurubunu Bingöl il merkezinde oturan 265 kadın (%50.51) ve 259 (%49.42) erkek
olmak üzere 524 kişi oluşturmaktadır. Araştırmanın amacına uygun olarak 2
farklı ölçek uygulanmıştır. Bunlardan birincisi “Aile İçi Şiddet Ölçeği
(Kadınlar için)” ve “Aile İçi Şiddet Ölçeği (Erkekler için). Diğeri ise hem
kadınlar hem de erkekler için ortak olan 21 maddelik “Şiddet Tutum Ölçeği”dir. Bu
ölçekler hem kadınlara hem de erkeklere ayrı ayrı uygulanmıştır. Bu makalede,
sadece erkeklerden elde edilen bulgulara yer verilecektir. Verilerin analizi SPSS 23.00 programı
ile yapılmış ve %95 güven düzeyi ile çalışılmıştır. Sonuçta, bu çalışmadan elde edilen veriler, ülkemizdeki
çalışmalarla karşılaştırılarak analiz edilmiştir. Kadına yönelik aile
içi şiddeti önlemede ve azaltmada erkeklerin fiili katkısı da yüksek öneme
sahiptir. Bu nedenle erkeklerin şiddeti algılama ve şiddetin neden-sonuç
ilişkisini tanımlama biçimi araştırılması gerekli alanların başında
görülmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 29 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 1 |