Saraybosna’da 28 Haziran 1914 günü Sırp milliyetçileri tarafından gerçekleştirilen suikast, Avrupa’daki gerilimleri bir anda tetikleyerek devletler arası çatışmaların derinleşmesine zemin hazırlamıştır. Bu olay Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Sırbistan’a karşı sert bir tepki göstermesine yol açmış; Almanya, Rusya, Fransa ve İngiltere gibi büyük güçlerin de bu sürece müdahil olmasıyla savaş, bir ay gibi kısa bir süre sonra başlamıştır.
Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın suikast ile öldürülmesi; Avrupa’da yükselen milliyetçilik, emperyalizm, ittifak sistemleri ve militarizmin bir sonucu olmuştur. Uluslararası diplomasinin yetersiz kaldığı bu süreçte devletler arasında yürütülen diplomatik yazışmalar, tehditkâr ültimatomlara dönüşmüştür. Özellikle Avusturya-Macaristan’ın savaş kararı alması üzerinde Almanya’nın etkisi, Rusya’nın Sırbistan’a verdiği destek ve nihayetinde Fransa ve İngiltere’nin pozisyonları savaşı kaçınılmaz kılmıştır.
Avrupa’da bu gelişmeler yaşanırken 20. yüzyılın başlarında Ege ve Doğu Akdeniz, büyük güçlerin stratejik çıkarları doğrultusunda yoğun bir çatışma alanı olarak öne çıkmıştır. Bu bağlamda bölgedeki gerilimlerin önlenemez bir sonucu olarak Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında bir savaş çıkması beklenmiştir. Bu makale, Franz Ferdinand suikastının ardından Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na fiilen dâhil olduğu döneme kadar geçen sürede, Türk-Yunan ilişkilerindeki diplomatik gerilimin İngiliz basınındaki yansımalarını analiz etmiştir. Suikast Avrupa’daki siyasi gerilimi artırdığı gibi Ege ve Doğu Akdeniz bölgesindeki diplomatik çatışmaları da derinleştirmiştir. İngiliz basınında yayımlanan haberler, Osmanlı-Yunan diplomatik krizinin olası bir savaşa dönüşme sürecine ilişkin gelişmeleri ve bu sürecin dinamikleri hakkında önemli ipuçları sunmuştur. Bu çalışma dönemin İngiliz basınında yer alan haber, makale ve köşe yazıları üzerinden, İngiliz basınının Osmanlı-Yunan gerilimini nasıl algıladığını ve bu algının Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı başlarında uluslararası ilişkilerdeki stratejik kararlarına nasıl yansıdığını analiz etmeyi amaçlamıştır. Çalışmada İngiliz basınının olaylara yaklaşımı, Türk-Yunan diplomatik stratejilerinin yanı sıra bölgedeki jeopolitik dinamikler ışığında değerlendirilmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti ile Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’ndeki çıkarlarına yönelik tutumu ve bu tutumun savaş sürecine etkileri detaylandırılmaya çalışılmıştır.
The assassination carried out by Serbian nationalists in Sarajevo on June 28, 1914 instantly triggered tensions in Europe and thus paved the way for the deeper inter-state conflicts. This incident triggered a severe response from the Austro-Hungarian Empire towards Serbia and the war commenced within a month, as major powers including Germany, Russia, France and the United Kingdom became involved in the unfolding events.
The assassination of Archduke Franz Ferdinand of Austria was the result of rising nationalism, imperialism, alliance systems and militarism in Europe. In this process, where international diplomacy proved insufficient, diplomatic correspondence turned into threatening ultimatums. Germany’s influence on Austria-Hungary’s decision to go to war, Russia’s support for Serbia and ultimately the positions of France and Britain made the war inevitable.
While these events were taking place in Europe, the Aegean and Eastern Mediterranean emerged as a major conflict zone in the early 20th century due to the strategic interests of the great powers. In this context, as an inevitable consequence of regional tensions, a war between the Ottoman Empire and Greece was expected. This article analyzes how diplomatic tensions in Turkish-Greek relations were portrayed in the British press during the period from the assassination of Franz Ferdinand to the Ottoman Empire’s official entry into World War I. The assassination not only heightened political tensions in Europe but also deepened diplomatic conflicts in the Aegean and Eastern Mediterranean region. News published in the British press provided significant insights into the developments and dynamics of the Ottoman-Greek diplomatic crisis and its potential escalation into war. This study aims to analyze how the British press perceived the Ottoman-Greek tension through news, articles and columns in the British press of the period, and how this perception was reflected in the strategic decisions of the Ottoman State in international relations at the beginning of World War I. In the current study, the British press’s approach to the events was evaluated in the light of the geopolitical dynamics in the region, as well as the Turkish-Greek diplomatic strategies. Furthermore, this study seeks to elaborate on the stances of the Ottoman Empire and Greece regarding their respective interests in the Eastern Mediterranean and Aegean Sea, and to examine how these stances influenced the course of the war.
Ottoman Empire Greece British public opinion Navies Aegean Islands.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tarihsel Çalışmalar (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 4 Ocak 2025 |
| Kabul Tarihi | 14 Nisan 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 14 Sayı: 2 |
Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi (BAED), 01.01.2026 tarihinden itibaren makale kabul ve hakemlik süreçlerini DergiPark üzerinden yürütecektir.
Dergimizin resmi e-posta adresi baedergisi@gmail.com olarak kullanılmaya devam etmekle birlikte yazar ve hakemerimiz Dergipark mesajlaşma sistemi üzerinden de iletişim kurabilirler.
Creative Commons Attribution 4.0 International License 