Şiddeti kabul eden toplumsal tutumlarımız, şiddeti önlemede yetersiz kalan yasalar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tetikleyen söylemler ve toplumdaki orantısız güç ilişkileri, çoğu zaman şiddetin mağdur tarafının kadın olmasına sebebiyet vermektedir. Kadına yönelik şiddetin toplum nezdinde görünür kılınması, güç ilişkisinin meşru zeminden kurtarılması ve özellikle kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla çeşitli kurumların oluşturulmasında feministlerin katkısı yadsınmaz. Kadına yönelik şiddetin tarihi eski olmasına rağmen bu durumu önlemek için atılmış ve atılacak adımlar henüz çok yenidir. Bu çalışmada ise, kadına yönelik şiddet farklı bakış açıları, boyutları ve nedenleri bağlamında tartışılarak geçmişten günümüze yapılan mücadele açıklanmaya çalışılacaktır. Diğer taraftan şiddet, kadın ve erkek kimlikleri açısından değerlendirilerek, toplumda şiddeti besleyen tutumlara vurgu yapılacaktır. Bunun yanında sosyal hizmetin toplumda yaşayan dezavantajlı bireylerin diğer bireylerle aynı koşullara getirilmesi noktasından değerlendirildiğinde; kadın ve kadına yönelik şiddet konumuz sınırlarına girmektedir. Bu bağlamda şiddeti önleme konusunda ülkemizde atılan adımlar, şiddetin geçmişi, mücadelenin hukuksal ve sosyal hizmet boyutu açıklanarak; mevcut durumun değerlendirilmesi bu çalışmanın değindiği konular arasındadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 7 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 17 Sayı: 4 |
E-posta: sbedergi@ibu.edu.tr