İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü (son) cümlesinde yer alan, “Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.” hükmünün; idarenin tek taraflı iradesiyle tesis edilen -kamu alacaklarının tahsili hukukundaki- haciz ve ihtiyati haciz işlemlerinin, idari yargı yerlerince hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesine rağmen, bu kararların gereği yerine getirilmeyerek söz konusu hukuka aykırılığın kararın kesinleşmesine kadar devam etmesine olanak tanıması nedeniyle, Anayasa’nın 2., 15., 35., 36. ve 125. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş; Mahkeme de, itiraz konusu yasa kuralını, Anayasa’nın 2., 36. ve 125. maddelerine aykırı bularak, anılan hükmün iptaline karar vermiştir.
İlk bakışta son derece teknik ve tekil bir Anayasa’ya aykırılık sorununa ilişkin bir iptal kararı olduğu izlenimi uyandırabilecek olan bu kararın, aslında ülkemizin güncelliğini hiç yitirmeyen, “kronik” problemlerinden “idari yargı kararlarının uygulanmaması sorunu” ile ilgili olarak hukuk literatürümüzün “köşe taşı” kararlarından olmaya namzet, önemli ve temel bir karar niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.
İşte bu makalede de, önemine binaen, Mahkeme’nin anılan kararından yola çıkılmakta ve bu bağlamda, bir yandan kararda “yer verilen” ve belki daha da önemlisi “yer verilmeyen” gerekçeler irdelenirken, diğer yandan Mahkeme’nin ortaya koyduğu yaklaşımın olası etki ve sonuçlarından hareketle, Anayasa’nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasının anlam ve kapsamı üzerine bir “deneme” mahiyetinde olmak üzere, “yargı kararlarının uygulanması”na ilişkin yasal düzenlemelerin yapılmasında yasama organının yetkisinin hukuksal çerçevesi açıklığa kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Makalenin sistematik çatısı, Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararının eleştirisi bağlamında, karar esas alınarak oluşturulmuş olsa da; makalede salt karar incelemesi ve değerlendirmesiyle yetinilmemekte, aynı zamanda kararın “düşündürdükleri”nden hareketle, konuyla bağlantılı sorunlara da değinilerek, yargı kararlarının “kesinleştikten sonra” uygulanması sonucunu doğuran ve pozitif hukukumuzda çokça örneği bulunan yasal düzenlemelerin Anayasal temeli bulunup bulunmadığı hususu, genel bir yargılama hukuku sorunu olarak tartışmaya açılmaktadır.
Yargı kararlarının gereği gibi uygulaması İdari yargı kararlarının uygulanması Gecikmeksizin uygulama Derhâl uygulama Haciz İhtiyati haciz
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İdare Hukuku |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 11 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 9 Sayı: 2 - Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan |