Türkiye Cumhuriyeti, Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminin ardından, 1918-1919 yıllarında Müttefik Devletler'in işgaline karşı başlayarak, 29 Kasım 1923 tarihinde cumhuriyetin ilanına kadar geçen süreçte kuruldu. Türk cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı ve Kurtuluş Savaşı’nın önderliğini yapmış olan Mustafa Kemal Atatürk, konuşmalarından birinde bağımsız bir Türk Cumhuriyeti için mücadelenin "Elbet alemde bir hak vardır ve hak kuvvetin üstündedir" şeklindeki söylemini şiar edinerek başlamış olduğunu ifade etmiştir. Bu söylem, işgalci güçlere ve onların kontrolü altında bulunan monarşiye karşı mücadelenin sadece fiziksel bir savaşla gerçek egemenliği elde etme girişimi olmayacağını, aynı zamanda evrensel ölçekte kabul görmüş hukuk ilkelerine dayalı bir hukuki mücadele de olacağını ima etmektedir. Geçmişe dönüp o yıllara bugünden bakıldığında, Türkiye Cumhuriyeti'nin tanınmasının, topraklar üzerindeki fiili egemenliğine ek olarak dünya çapında kabul görmüş hukuk ilkelerinin desteğinde Lozan'daki kazanılmış olan hukuk zaferlerine dayandığı görülebilir. Bu hukuk zaferleri arasında Türk halkının Wilson prensiplerinden doğan kendi kaderini tayin etme hakkını kullanmasının sonucu olarak yeni cumhuriyetin tanınması, Fransız Devrimi'nden kaynaklanan cumhuriyetçi/milliyetçi bakış açısına göre her milletin sahip olduğu doğal haklarının bir yansıması olarak yeni cumhuriyetin gerek ekonomik açıdan gerekse siyasi açıdan eşit statüye sahip olması olduğu gibi daha geniş kabul gören Ahde Vefa ve karşılıklılık gibi ilkeler vardır. Bu çalışma, askeri başarıları konu kapsamı dışında tutarak 1919 yılından 1923 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin doğal hukuk doktrini çerçevesinde elde etmiş olduğu hukuki ve siyasi başarıları ele almaktadır, ki bu başarılar Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin bir kısmını teşkil etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan bu unsurlar içinde, Türk milletinin Genel İrade teorisi gereğince temsil edilme hakkı, kaos durumunda özgürlük, yaşam hakkı ve mülkiyet hakkı gibi doğal haklarını koruma amacıyla yeni bir devlet kurma hakkı, Ahde Vefa ilkesinin gereklerine uygun olarak, monarşiden miras kalmış olan hakların muhafaza edilmesi ve tüm bu hakların Hugo Grotius’un geliştirmiş olduğu doktrin çerçevesinde hukukun evrensel esaslarından biri olarak tüm bu söz konusu hakların uluslararası hukuk tarafından kabul görmesi de vardır.
Cumhuriyet Doğal Hukuk Doğal Haklar Kendi Kaderini Tayin Hakkı Hugo Grotius
Republic of Türkiye was founded during the years, starting with the Allied Powers’ occupation by the end of World War War in 1918-1919 and until declaration of the republic in November 29, 1923. Mustafa Kemal Atatürk, the first president of the Turkish republic and leader of the liberation war preceding it, mentioned in one of his speeches that the struggle for an independent Turkish Republic was initiated with the motto “There is ‘right’ in the world, and the right is superior to might, for sure”. This motto implies that the struggle against the occupying powers and the monarchy under their control, wouldn’t be only a military campaign for obtaining actual dominance through physical fight, but also a legal struggle based on universally accepted principles of the law. Analyzing those years retrospectively, one can see recognition of the Republic of Türkiye is based on the struggle’s legal victories gained in Lausanne, in support of the world-wide accepted legal principles, in addition to its actual dominance over the lands. These legal victories include recognition of the new republic as a result of execution of Turks’ self-determination rights under Wilson’s principles and new republic’s economically and politically equal status as a reflection of the natural rights of every people under republican/nationalist viewpoint that stems from the French Revolution (Öktem, 2011, 271), as well as more commonly accepted principles such as Pacta Sund Servanda and reciprocity. This study, leaving aside the military achievements, handles the legal and political achievements obtained by the Turkish republic in 1923 under natural law doctrine between 1919 and 1923, all of which form a part of the fundamentals of Republic of Türkiye. These include Turkish nations’ right to be represented under General Will theory, people’s right to form a new government in case of chaos for protection of their natural rights such as freedom, right to life and right to property, maintenance of the rights inherited from the monarchy under Pacta Sund Servanda principle and recognition of all these rights under international law as a universally fundamental of law under the doctrine of Hugo Grotius.
Republic Natural Law Natural Rights Self-Determination Hugo Grotius
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Hukuk Sosyolojisi |
Bölüm | Hukuk |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2023 |
Kabul Tarihi | 23 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
BAUNSOBED