Araştırmanın Temelleri: Düşünce tarihinde felsefenin temel ilgisinin ölüm olduğunu, ölümün anlamını kavrayarak kaçınılmaz sona kendimizi hazırlamamız gerektiğini düşünen klasik bir yaklaşım mevcut olsa da, çağdaş felsefede ölüm teması, varoluşçu filozoflar dışında çok fazla tartışma konusu yapılmamıştır. Böylece insan varlığının en temel problemi olan ölüm olgusu zaman içinde felsefenin ana meselesi olmaktan uzaklaşarak varoluşçu filozofların ilgi alanları dışında yan bir mesele haline gelmiştir. Bu çalışmada ölüm teması dışsal ve nesnel bir olgu olarak değil varoluşsal bir problem olarak değerlendirilmeye çalışılacaktır. Araştırmanın Amacı: Çağdaş bir ekol olan varoluşçu felsefeye mensup filozoflarla birlikte ölüm problemi yeniden felsefenin gündemini yoğunlukla meşgul etmeye başlamıştır. Somut olana dönme arzusunda olan varoluşçu felsefe, insanı kendine özgü yaşam biçimiyle ‘biricik bir varlık’ olarak değerlendirebilme eğilimindedir. İnsanın ‘kendine özgü’ oluşunun ve somut tecrübelerinin bu denli önemli olduğu bir felsefede şüphesiz ölüm gerçeği ve kişinin kendi ölümü özel bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada ölüme varoluşçu bir bakış açısıyla yaklaşımın incelikleri vurgulanarak W. Barrett’in ifadesiyle felsefi bir geleneği olmayan bir ülkenin düşünürü olan Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü adlı eserinde ölümü, varoluşçu bir bakış açısıyla irdelediğine dikkat çekilmektedir. Veri Kaynakları: Bu çalışmada varoluşçu felsefe ve ölüm temasını temele alan yapıtlarla, Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü adlı eserinden yararlanılmıştır. Tartışma ve Sonuç: Varoluşçu filozofların ölüm temasına yaklaşımlarında olduğu gibi Tolstoy’un İvan İlyiç’in Ölümü adlı eserinde de ölümün insanı yalnızca zihinsel olarak değil, tüm varlığıyla bildiği bir gerçek olduğuna dikkat çekilmekte ve eserin varoluşçu filozofların ölüm konusundaki düşüncelerini önceleyen bir yapıt olduğu vurgulanmaktadır
Fundamentals of Work : Even though there is a classical approach, death theme in contemporary philosophy, considering that basic interest of philosophy in thinking-history is death and that we need to prepare ourselves to the inevitable end by understanding the meaning of death, it was not discussed much, other than by existential philosophers. Thus death fact, the most fundamental problem of human existence, has edged away from the main problem of philosophy in time and has become a lateral problem beyond the interest areas of existential philosophers. Death theme in this work will be attempted to be evaluated as an existential problem, rather than as an extrinsic and objective phenomenon. Objectives of Work: Death problem has become a major problem of philosophy’s agenda again by the service of philosopher members of existential philosophy, a contemporary school. Existential philosophy, desiring to return to the concrete one, tends to evaluate human beings as a ‘unique entity’ with their special living style. Death reality and person’s own death has a special place in a philosophy, in which human beings as a ‘special’ being is so dense. In this work, details of an approach with an existential perspective are emphasized, and with W. Barrett’s expression, it is indicated that, death is emphasized with an existential approach in Ivan Ilyich’s Death, a work of Tolstoy, who is a thinker of a country having no philosophy tradition. Resources: Works based on existentialist philosophy and death theme, and Tolstoy’s work of art called Ivan Ilyich’s Death was referenced in this study. Conclusion: As in the approach of existential philosophers to death, it has been emphasized in Tolstoy’s work called Ivan Ilyich’s Death that human beings know death as a reality, not only mentally, but with all of their existence, and it has been emphasized that the work is a work of art emphasizing the thoughts of existential philosophers in the subject of death
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009 Cilt: 12 Sayı: 22 |
BAUNSOBED