İnsanın mutluluğunu amaçlayan dinlerin, özellikle vahiy kaynaklı dinlerin, bireysel düzlemde inananlarının hayatına, genelde ise tüm insanlığın huzuruna katkı sağlayan, uzlaşmayı, bütünleşmeyi temin eden en önemli araçlardan biri olduğunda neredeyse ittifak söz konusudur. Çünkü dinler, dinî dünya görüşü (ethos) oluştururlar ve bunlar da toplumun entegrasyonunu yani toplumsal bütünleşemeye katkı sağlarlar. Dini dünya görüşü zarara uğrarsa toplumsal hayatın sürdürülebilmesinde hayati önemi haiz değerler konsensüsünün zayıflaması halinde toplumsal bütünleşme olumsuz etkilenir. Ancak günümüzde özellikle Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam toplumlarında radikalleşen dini grupların varlığı, onların ortaya koydukları din ve dünya görüşü, aynı teolojik ortak paydayda buluşmuşken en ufak bir fikri ayrılıkta kopup yeni gruplar kurarak söylem ve eylemleriyle tedhişi bir yöntem olarak ortaya koyan yapıların çıkması dinlere dair bu olumlu bakış açısının/ yaklaşımın tereddütle karşılanmasına yol açmıştır. Dahası dinlerin özgürlük ve kişisel gelişimleri engelleyen, kısıtlayan (restrictive), dışlayıcı, kalın, dogmatik reçeteler olarak yorumlanmasına imkân vermiştir.Artık dinlerin birleştiren ortak payda olduğu kadar bölen olarak da işlev gördüğü söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 14 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 16 |