Osmanlı Devleti, 19. Yüzyılın başından itibaren Fransız İhtilali’nin
doğurduğu ulusçuluk akımının etkisinde kalmış bunun sonucunda bağımsız
devletlerin kuruluşuna sahne olmuştur. “Ulus Çağının” ruhuna uymayan
imparatorluk yapısı bir taraftan büyük sarsıntı geçirirken diğer taraftan da bu
sarsıntıyla başa çıkabilecek çözüm yollarını aramış ve bu kapsamda da “millet”,
“milliyet”, “milliyetçilik” ve “anâsır” gibi kavramlar etrafında dönen
tartışmalar başlamıştır. Bu tartışmalar I. Dünya Savaşı sonrasında Mondros
Müterakesi günlerinde yoğunluk kazandığı görülmektedir. Savaş sonrasında
imparatorluklar dağılmış ve Wilson Prensipleri doğrultusunda ulusların kendi
kaderini kendi tayin hakkı anlamına gelen self-determinasyon ilkesi ön plana
çıkmıştır. Bu ilke, zaten 19. yüzyıl boyunca kan kaybeden ve 20. yüzyılın
başında Balkan Savaşları ile bu kaybı hat safhaya ulaşmış olan Osmanlı
Devleti’nin Anadolu ve Arap toprakları üzerinde yaşayan Türk olmayan
unsurlarına imparatorluktan ayrılmak için büyük bir fırsat vermiştir. Ayrıca
prensiplerin 12. Maddesi Osmanlı hâkimiyeti altında kalan unsurlara kendi
kaderlerini tayin hakkını da tanımıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2018 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ekim 2017 |
Kabul Tarihi | 4 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2 Sayı: 15 |