Osmanlı İmparatorluğu’nun yaklaşık 600 yıllık ömründe, devlet teşkilatında önemli değişimler yaşanmıştır. XIII. Yüzyıl başlangıcında bir beylik olarak kurulan devlet hızla genişlemiş, İstanbul’un Fethi ile XV. Yüzyılın ortasında bir İmparatorluğa dönüşmüş, XVI. yüzyıl’da ise Avrupa’nın en güçlü devleti haline gelmiştir. Askeri örgütlenme temelinde gelişen devlet, Osmanlı padişahı tarafından mutlakiyetçi bir anlayış ile yönetilmiştir. Nitekim mutlak yönetim, devletin işleyişi açısından önemli bir kural olarak kabul edilmiştir. Örneğin XVI. yüzyılda Avrupa’nın en güçlü devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun kurumları, Batılılar tarafından incelenmiş ve Osmanlıların başarısının sırrı anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu dönemde hükümdar olarak Osmanlı padişahının devleti mutlak monarşi ile yönettiği ve İmparatorluğun başarısının bu yönetim biçimi sayesinde olduğu belirtilmiştir. Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman tarafından uygulanan ve başarılı olunan bu yöntemin İmparatorluk açısından sahip olduğu önem, Osmanlı devlet adamlarınca da dile getirilmiştir. Nitekim Kanuni Sultan Süleyman sonrası devletin eski başarılı ve güçlü günlerine dönme çabalarında ifade edilen unsurlardan birisi de, mutlakiyetçi yönetim şeklinde ortaya çıkan bozukluklardır. Fakat XVI. yüzyılın sonu itibariyle eski askeri başarılar sürdürülememiş ve geleneksel reform çabaları ortaya çıkmıştır. 1699 yılındaki askeri yenilgi sonrası imzalanan Karlofça Antlaşması ise önemli bir kırılma noktası olarak kabul edilmiştir. Bu antlaşma sonrası Osmanlı askeri yapısında Batı tarzı ıslahat yapma gerekliliği kabul edilmiş ve yönetici sınıf içinde sivil bürokratlar yükselmeye başlamıştır.
Yaşanan çeşitli problemler ve başarısızlıklar sonucunda XVIII. yüzyılda Batı’nın üstünlüğü kabul edilmiştir. Böylece sadece askeri alanda değil, idari, mali ve toplumsal alanlarda da ıslahatlar başlamıştır. I. Mahmud, III. Mustafa ve I. Abdülhamid döneminde yapılan reformları, Lale Devri reformları takip etmiştir. Lale Devri’nde yapılan reformların, kimi özellikleri nedeniyle önceki dönemlere nazaran farklı bir reform anlayışı çerçevesinde gelişim gösterdiği kabul edilmektedir. Bunun temel sebeplerinden birisi, bu dönem reformlarının sadece askeri alan ile sınırlı kalmamasıdır. III. Selim dönemi ile birlikte Nizam-ı Cedid kapsamında reformlar uygulamaya konulmuştur. Bu dönemde geleneksel reform anlayışı tamamen terk edilmiştir. Fakat Lale Devri ve III. Selim dönemi Nizam-ı Cedid reformları birer isyanla sonuçlanmıştır. II. Mahmud saltanatında ise önemli reformların yapılması, Yeniçeri Ocağının kaldırılması sonrasında gerçekleşmiştir. 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ise yeni bir kırılma noktası olmuştur. Bu tarihten sonra devlet teşkilatında önemli değişiklikler yapılmıştır. Örneğin geleneksel kurumlar yerine Batı tarzı kurumlar oluşturulmuştur. Böylece yeni ıslahatlar yapılarak devletin kurtarılması amaçlanmıştır fakat bunun sonucunda kurulan yeni kurumlar ile padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır. Bu durum Osmanlı padişahlarının mutlakiyetçi yönetiminde kimi değişimlere neden olmuştur.
Tanzimat dönemiyle birlikte birçok alanda ıslahat yapılmış ve Babıâli bürokratları yönetici sınıf içinde güç kazanmıştır. Özellikle Avrupa’yı tanıyan ve yabancı dil bilgisine sahip yeni Osmanlı bürokratları, bu dönemde etkinlik kazanmıştır. Böylece devlet teşkilatında değişim devam etmiş, yeni kanunlar çıkarılmış ve Osmanlı yönetiminde önemli dönüşümler gerçekleştirilmiştir. Bu değişimi dönemin Osmanlı padişahlarının söylemleri üzerinden de izlemek mümkündür. Bu çalışmada, Tanzimat döneminde devlet teşkilatında ortaya çıkan düzenlemelerden bahsedilmiş ve Osmanlı yönetim anlayışında oluşan farklılık Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz’in söylemleri üzerinden izlenmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz tarafından benimsenen yeni yönetsel uygulamalar ele alınmıştır ve geçmiş dönemlere göre mutlakiyetçi yönetim anlayışında ortaya çıkan değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Nitekim Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz’in yeni devlet kurumlarının açılışında okutulan nutukları incelendiğinde, geçmiş uygulamalara göre önemli değişikliklerin ortaya çıktığı görülmektedir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2020 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 10 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 20 |