Homo Sapiens’e kadar cinsiyetlerin rolüne dair çok az şey biliyoruz. Aşk, sevgi, cinsellik gibi bireysel roller de milyonlarca yıl süresince bilinmez durumdadır. Homo Sapiens’in Asya ve Avrupa’ya yayılması ile birlikte, bugün Ana Tanrıça (Venüs) adı verdiğimiz heykelcikler ortaya çıkar. Büyük ihtimalle, “kadının doğurabilmesinin” bir mucize olarak görülmesi, Üst Paleolitik dönemden Kalkolitik Çağ’a kadar Ana Tanrıça heykelciklerinin baskın rolünün devam etmesini sağlar. Ritüel ve inançlardaki baskın kadın figürünün toplumu da yansıttığı düşünülürse, bahsi geçen zaman dilimlerinde Anaerkil bir toplum yapısının olduğunu söylemek yerinde olur. Kalkolitik Çağ’da ortaya çıkan Erkek Tanrı heykellerinin toplum yapısını nasıl değiştirdiğini, ya da tersinden düşünürsek, değişen toplumun inanç sistemine nasıl yansıdığını bilemesek de değişimin sonuçlarını tam olarak bir sonraki çağda, yazılı metinlerde görebiliyoruz. Tunç Çağı'nda Mezopotamya'daki insanların, Ataerkil bir yapıya yavaş yavaş dönüşümü, yazılı metinler aracılığıyla nasıl hızlandırmaya çalıştığını anlayabiliyoruz. Arkeolojik verilerden erkeklerin baskın olmaya başladıklarını görsek de belki de milyon yıldan fazla süren Anaerkil yapı kolay değişemiyor. Bu değişimin hızlanması için en etkili yol olarak yazı kullanılıyor. Yeraltı Ülkesinin Tanrıçası Ereşkigal’in Nergal’e eş olup iktidarını ona bırakması gibi mitlerdeki güçlü kadın karakterler, yerini yavaş yavaş erkeklere bırakmaya başlıyor. İnannna mitlerindeki gibi kadınlara kimsenin güvenmemesi gerektiğini öğütleyen öyküler çeşitlenerek artıyor. Bunlarla birlikte Uruinimgina Reformları gibi çıkan yeni yasalar; kadınların egemenliğini kırabilmek için erkeklere şiddet kullanma ve bunu sergileme izni veriyor. İşte, özellikle mitler, dini metinler ve yasalar gibi bu yazılı metinler aracılığıyla toplumun değişen yapısını – hiçbir şüpheye yer olmadan –ilk ağızdan öğrenmeye, yazı ile birlikte Tunç Çağı’nda başlıyoruz.
Until Homo Sapiens, we know very little about the role of the sexes. Individual roles such as love, affection and sexuality are also unknown for millions of years. With the spread of Homo Sapiens to Asia and Europe, figurines that we today call the Mother Goddess (Venus) appear. Presumably, the fact that "women can give birth" is seen as a miracle ensures that the dominant role of Mother Goddess figurines continues from the Upper Paleolithic to the Chalcolithic Age. Considering that the dominant female figure in rituals and beliefs also reflects the society, it would be appropriate to say that there was a matriarchal social structure in the mentioned time periods. Although we do not know how the male god statues that emerged in the Chalcolithic Age changed the social structure, or, if we think the other way around, how the changed society was reflected in the belief system, we can see the results of the change in the written texts in the next era. We can understand how the people in Mesopotamia in the Bronze Age tried to accelerate the gradual transformation to a patriarchal structure through written texts. Although we see from the archaeological data that men are beginning to dominate, perhaps the matriarchal structure, which lasted more than a million years, does not change easily. "Writing" is used as the most effective way to accelerate this change. Just as Ereshkigal, the Goddess of the Underworld, became the wife of Nergal and left her power to him, the strong female characters in the myths are slowly starting to leave their place to the men. As in the Inanna myths, the stories advising that no one should trust women are multiplying. Along with these, new laws such as the Uruinimgina Reforms; It allows men to use and display violence in order to break the dominance of women. Here, we begin to learn first-hand the changing structure of society – without any doubt – through these written texts, especially myths, religious texts and laws, in the Bronze Age with writing.
Matriarchy Patriarchy Gender Bronze Age Writing Mesopotamia Mythology.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 20 Şubat 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Şubat 2023 |
Gönderilme Tarihi | 16 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: Özel Sayı |
BELGÜ Dil ve Edebiyat Dergisi