Bilindiği gibi Mevlanâ Celaleddîn-i Rûmî (öl.1273) Mesnevîsini dönemin teamüllerine uyarak Farsça kaleme almıştır. Hem yazıldığı dönemde hem de sonraki yüzyıllarda Farsça bilmeyenler tarafından yeterince anlaşılmadığı için eserin Türkçeye çok sayıda tercüme ve şerhi yapılmıştır. “Cezîre-i Mesnevî” de Mevlevî büyüklerinden Yûsuf Sîneçâk (öl.1546) adlı mutasavvıf bir şahsın eseridir. Cezîre-i Mesnevî toplam üç yüz altmışaltı beyit olup Mevlânâ’nın Mesnevîsinden yapılan antolojik bir seçkidir. Sîneçâk’in eseri değişik zamanlarda farklı kişilerce şerh ve izah edilmiştir. Eseri Abdullah Bosnevî (öl.1644) ve İbrahim Cevrî (öl.1654) manzum olarak, İlmî Dede (öl.1611), Abdülmecid Sivasî (öl.1639) ve Şeyh Gâlib (öl.1799) de mensur olarak şerh etmiştir. Bosnevî’nin şerhi toplam 9097 beyit olup 1628’de tamamlanmıştır. Mevlânâ’nın Mesnevîsi “bişnev/dinle” hitabıyla başlamaktadır. Dolayısıyla hem Sîneçâk hem de Mesnevî şârihleri “dinleme” konusu üzerinde özellikle durmuşlardır. Abdullah Bosnevî, dinleyicilerin anlayış kıtlığı veya anlayışsız dinleyiciler diye Türkçeye tercüme edebileceğimiz “Der beyân-ı bî-derkî-i müstemi‘ân” başlıklı sekiz beyitlik bölümde kıt dinleyicilerin özellikleri ve dinleme adabı hakkında önemli dersler vermektedir. Şair, konuşmacı ve dinleyicide bulunması gereken özellikleri açıklamakta, söz ve sohbet adabını izah etmektedir. Bu çalışmada Abdullah Bosnevî’nin Şerh-i Cezîre-i Mesnevî adlı eserinin bazı bölümleri yeniden okunmuş ve incelenmiştir. Özellikle eserin dinleme ile ilgili önemli bilgiler ihtiva eden bölümü eserin yazma nüshalarına da müracaat edilerek yeniden okunmuştur. Şerh-i Cezîre-i Mesnevî’nin 119 beyitten oluşan konumuzla ilgili bölümünün dil içi çevirisi yapılıp beyitlerin karşısına yazılmıştır. Metinlerle ilgili değerlendirmeler yapıldıktan sonra sonuç ve kaynakça bölümü yazılarak çalışma tamamlanmıştır.
As it is known, Mevlânâ Celaleddîn-i Rûmî (d.1273) wrote his Mesnevî in Persian, following the conventions of the period. Both at the time it was written and in the following centuries, many translations and commentaries were made from the Mesnevî to Turkish, since it was not sufficiently understood by those who did not know Persian. “Cezîre-i Mesnevî” is the work of a sufi person named Yûsuf Sîneçâk (d.1546), one of the great Mevlevî. Cezîre-i Mesnevî consists of three hundred and sixty-six couplets and is an anthological selection from Mevlânâ's Mesnevî. Sîneçâk's work has been annotated and explained by different people at different times. Abdullah Bosnevî (d.1644) and İbrahim Cevrî (d.1654) commented on Cezîre-i Mesnevî in verse; İlmî Dede (d.1611), Abdülmecid Sivasi (d.1639) and Şeyh Galib (d.1799) also commented in prose. Abdullah's commentary consists of a total of 9097 couplets, and this work was completed in 1628. Mevlânâ's Masnavi begins with the words "bishnev=listen". Therefore, both Sîneçâk and other masnavi commentators have particularly focused on the subject of "listening". Bosnevî commented on eight couplets titled "der beyân-ı bî-derkî-i müstemi'an". We can translate this title into Turkish as "the listener's lack of understanding or the unsympathetic listeners". Here, important lessons are given on the qualities of the listeners and on the etiquette of listening. Poet Abdullah explains the characteristics that the speaker and the listener should have here. It also explains manners of speech and conversation. In this study, some parts of Abdullah Bosnevî's Şerh-i Cezîre-i Mesnevî were re-read and analyzed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dilbilim |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |