Başlıkta işaret edilmiş olan sorunu ortaya attığımızda bizi ihtiyatlı olmaya davet eden iki düşünce belirir hemen. Bunlardan biri şu ilkesel tez, ağız bölgelerinin sınırlandırılmasının zorunlu oluşu sorunu; öbürü ise Rumeli Türk ağızlarını pek az tanımamız olgusu. Aşağıdaki yorumları getirmeye yine de cesaret ediyorsam bunu haklı gösterecek iyi bir nedenim var (“Rumeli” sözüyle Türkçenin Balkan ağızlarını kastediyorum ve Rumeli sözünü bu anlamda kullanıyorum.)
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 1983 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1981 Cilt: 28-29 Sayı: 1980-1981 |