Mesihat had addressed the questions of Muslims as fatwa for centuries. These questions came from the regions under the domination of the state, as well as from the regions outside the domination due to the fact that the Ottoman sultan was the caliph of the Muslims. The Muslim population left behind in the places where the Ottomans had to withdraw over time also found the solution of the religious and sometimes legal issues they encountered by still applying to the Mesihat, to which they were attached. Peloponnese is a good example of the Rumelian lands that were recaptured after being invaded by the enemy. Although it was later lost again and definitively, in the intervening period the issues like the return of land and real estate to their previous owners, etc. were the subject of fatwas addressed to the Masihat. In countries such as Bulgaria, Greece, and Montenegro, which were permanently out of domination, Muslims, who became minorities, continued to be loyal to the Ottoman Sultan, and therefore to the Mesihat, as the caliph in their religious and judicial affairs, in accordance with the agreements made. Of course, this process did not run smoothly, and there were frequent problems with the appointment, duties and authorities of the muftis. Questions were asked to mesihat from Rumelian lands as how to use foundation lands and real estates, whether it was permissible to establish an Islamic Bank; what would the situation of places that used to be ushr land; how would the muftis be chosen in accordance with the agreement between the state of which they were the citizens of and the Ottoman Empire; whether it was permissible for a Muslim woman to be examined by a doctor after her death. All this shows that the military and political withdrawal from the Rumelian lands that had been ruled for centuries did not cause all ties to be broken at once, and the institution of Mesihat continued to be the interlocutor of the remaining Muslim people in solving the problems they faced in religious matters and social life until the last moment when the Ottomans left the stage of history.
Meşîhat kurumu yüzyıllar boyunca müslümanların fetvâ mahiyetindeki sorularına muhatap olmuştur. Bu sorular devletin hakimiyeti altındaki bölgelerden olduğu gibi Osmanlı padişahının müslümanların halifesi olması hasebiyle hakimiyet haricindeki bölgelerden de gelmiştir. Osmanlı’nın zaman içerisinde çekilmek zorunda kaldığı yerlerde geride kalan müslüman nüfus da karşılaştıkları dînî, bazen de hukûkî meselelerinin çözümünü hala bu konularda bağlı oldukları Meşîhate başvurmakta bulmuşlardır. Bazı yerlerde bu geri çekiliş daimî olmuş bazı yerlerde ise tekrar hakimiyetin tesis edildiği dönemler olmuştur. Düşman istîlâsına uğradıktan sonra tekrar ele geçirilmiş Rumeli topraklarına Mora güzel bir örnektir. Her ne kadar daha sonra tekrar ve katʻî olarak kaybedilse de aradaki dönemde arazi ve emlâkın istîlâdan önceki sahiplerine iâdesi vb. meseleler Meşîhate yöneltilen fetvâ taleplerine konu olmuştur. Dâimî olarak hakimiyetten çıkan Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ gibi ülkelerde ise azınlık haline gelen müslümanlar -yapılan anlaşmalar gereği- dînî ve kazâî işleri konusunda halife olarak Osmanlı padişahına, dolayısıyla Meşîhâte bağlı kalmaya devam etmişlerdir. Elbette bu süreç pürüzsüz bir şekilde işlememiş müftülerin tayinleri, görev ve yetkileri konusunda sık sık problemler yaşanmıştır. Rumeli topraklarından, vakıf toprak ve emlâkinin nasıl tasarruf edileceği, İslam Bankası kurulmasının câiz olup olmadığı, evvelden öşür arazisi olan yerlerin durumunun ne olduğu, vatandaşı oldukları devlet ile Osmanlı’nın yapmış olduğu anlaşma mûcebince müftülerin seçiminin nasıl olacağı, müslüman bir kadının vefatından sonra tabip tarafından muayenesinin câiz olup olmadığı vb. hususlar hakkında Meşîhate sorular sorulmuştur. Bütün bunlar göstermektedir ki uzun bir süre yönetilmiş Rumeli topraklarından askerî ve siyâsî olarak çekilmiş olmak bir anda bütün bağların kopmasını sağlamamış, Meşîhat kurumu geride kalan müslüman halkın dinî konularda ve toplumsal hayatta karşılaştıkları sorunların çözümünde Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekildiği son ana kadar muhatap olmaya devam etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Hukuku |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 12 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 16 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 10 Sayı: 2 |
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC ND) ile lisanslanmıştır