Mekânı dış politikanın
belirleyici unsurlarından biri olarak ele almak ve coğrafyadan devlete dönük
stratejik bakış ile klasik veya determinist jeopolitik analizler yapmak,
insanlığın kaderini belirleme gücünü ellerine geçirmeye çalışan ölümlü
tanrıların ya da nebülözdeki çekirdek kitlenin, söylemsel ve eylemsel
“Tasarı”larını çözümlemede yetersiz kalmaktadır. Jeopolitik güç mücadelesinde,
enerji, ekonomi politik-(jeoekonomi), jeokültür gibi tahakküm ve kontrol alanlarının
yanında 21. yüzyıl başlangıcında biyolojik alanı küresel kontrol
mekanizmalarına dâhil edilmiştir. Borçlandırma ve yoksullaştırma yöntemleri ile
binlerce yılın üretici kitleleri ve medeniyetin lokomotifi olan çiftçi aileler
bugün açlık sınırının altında, göçmen kamplarında veya şehir varoşlarında
yaşamaya mahkûm edilmektedir. Toprakları ulus-üstü şirketlerce gasp edilmekte,
su havzaları ticarileşmektedir. Şehirde yaşayan büyük kitlelerin kültürleri ile
uyumlu sağlıklı gıdalara ulaşım hakkı ellerinden alınırken, insanlık kısırlaşma
tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Bu makalede yeni güç ve
kontrol mücadelesi alanı olarak ortaya çıkan biyopolitik gelişmeler, eleştirel
jeopolitik yaklaşımla ele alınmaktadır
Biyopolitik Eleştirel Jeopolitik Arazi Talanı Gıda Egemenliği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 3 Sayı: 4 |
Yayın için kabul edilen yazıların yayın hakkı ve yayınlanan yazılarında her türlü telif hakları dergiye aittir. Yazara herhangi bir telif hakkı ödenmez.