Türkiye’de işlenmemiş tarımsal ürünlerin perakende fiyatları Kasım 2018 itibariyle genel olarak zaten yüksek seyretmekte olan enflasyonun çok ötesinde bir artış sürecine girdi. Yaş sebze ve meyvede dört ay zarfında yüzde 50’yi aşan nominal fiyat artışı doğal olarak hararetli tartışmaları da tetikledi ve meseleye çok sayıda açıklama getirildi. Bu açıklamalar içerisinde en yaygını Türkiye tarımının girdi açısından dışa bağımlılığı ve döviz kurunda 2018 ortasında yaşanan şokun fiyatlara yansımış olmasıydı. Bu açıklama, belli bir düzeyde doğru olsa da; bu makalenin yazarı döviz kuru ile işlenmemiş tarımsal ürünlerin perakende fiyatları arasında kurulan ilişkinin Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatı dikkate alınmadığı müddetçe eksikli olacağını düşünmektedir. Fiyatların kura verdiği şiddetli tepki, Türkiye tarımının son yirmi yılını kapsayan yapısal sorunlarının bir bakiyesi niteliğindedir ve doğru yöntem, olanların bu tarihsel perspektiften değerlendirilmesidir. Dolayısıyla bu makalede, son verilerin işaret ettiği eğilimler tarihsel analize tabi tutulacak ve eldeki soruna kısa vadeli ve geçici değil; uzun vadeli ve (en azından daha) kalıcı, bütünlüklü bir çözüm önerilecektir.
Tarımsal fiyatlar Türkiye tarımsal ürünlerin dış ticareti gıda güvenliği
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 18 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 9 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 7 Sayı: 1 |