İslamiyet öncesi Mekke’de yarattıklarına uzak olan ve onlarla konuşmayan bir tanrı anlayışı ve bunun bir sonucu olarak adına konuşanların otorite sayıldığı bir toplum hâkimdi. Böyle bir topluma içinde bulundukları hali değiştirmeleri ve bozulan tevhid inancının yeniden inşası için Kitap ve Peygamber gönderilmiştir. Şirk içerisinde yaşayan bu toplumun, yaratıcı olarak kabul ettikleri yüce bir Allah inancı olmasına rağmen bu yaratıcı onların hayatında edilgen durumdaydı. Böyle bir topluma Allah, yirmi üç yıl boyunca tedricen ve bir düzen içerisinde vahyetti. Böylelikle vahyin başlamasıyla beraber lafzın otoritesi merkezi konuma geçmeye başladı. Otoriteyi kaybetmek istemeyen Mekkeli müşriklerin konuşan değil, adına konuşulan bir Allah tasav-vuru işlerine geliyordu. Yanı sıra Allah’ın konuşmasının nesnel hale gelişi olarak değerlendirilecek Hz. Pey-gambere itirazları da onun şahsına yapılan itirazlar değildi. Esasen Hz. Peygamberin ulaştırdığı Allah kelamı-na şiddetle itiraz ediyorlardı. Allah’ın kelamı ise yerden bağımsız bir şekilde olmayıp ortamda yaşanılan du-rumlara uygun olarak Nâzil oluyordu. Kur’ân, o zaman ve mekânı (hicaz bölgesi), orada yaşayan toplumun dünya görüşünü ve varlık tasavvurlarını bir enstrüman olarak kullanmaktadır. Bu minvalde değer yükleyici formda tasviri bir dil kullanan Kur’ân’ın kullandığı enstrümanlardan birisi de kıssalardır. Kıssalarda şahıs ve yer isimlerine, tarihlere ve benzeri ayrıntılara çok fazla yer verilmemesi, Kur’ân’ın içerisinde ihbarî ifadeler bulunsa da esas itibariyle inşaî olduğunu göstermektedir. Bu makalenin amacı Nûh kıssası örneği ile Kur’ân’ın içerisinde ihbarî ifadeler bulunsa da aslında bir bütün olarak inşaî olduğunun ortaya konması ve bununla da Kur’ân’ın anlaşılması meselesine bir katkı sağlanmasıdır. Kıssaların sîret ile ilişkisinin tespitinde ise sûre ve âyetlerin tarihlendirilmesi meselesi ortaya çıkmaktadır. Makalede Nûh kıssasının, sîret bağlamın-da anlaşılmasına, nassın mesajının ve inceliklerinin tespit edilmesine, hangi konu ve döneme ilişkin bir vasıta olarak kullanıldığının tespitine çalışılacaktır. Genel olarak Kur’ân’ın peyderpey indirilmesinin hikmeti olarak teşrideki konular ifade edilse de Kur’ân’ın tedriciliğinin sadece teşride değil tüm süreçte olduğu iddiası ile Nûh kıssanın inananları hicret olgusuna tedricen hazırladığının işaretleri ortaya konulacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 7 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |