Özet
Kur’an’ın anlaşılmasında sahabe döneminden itibaren rivayet ve dirayet olmak üzere iki ana anlayış oluşmuştur. Sahabe arasında ilimde temâyüz eden şahsiyetler Kur’an eğitiminde ve tefsirinde benimsedikleri anlayış ekseninde bir eğitim modeli geliştirmişlerdir. Geliştirdikleri eğitim modeli talebeleri tarafından takip edilmiş ve zamanla bir ekol hüviyeti kazanmıştır. Kûfe’de yaklaşık 15 sene Kur’an eğitimiyle uğraşmış olan Abdullah b. Mes’ud bunlardan birisidir.
Abdullah b. Mes’ud henüz Allah Resulü hayattayken Kur’an’a olan vukûfiyeti ile öne çıkmış ve Hz. Peygamberin övgüsüne mazhar olmuştu. Daha sonraki dönemlerde sahabe tarafından da onun bu hususiyeti takdir edilmiş ve Hz. Ömer (r.a) kendisini “muallim” sıfatıyla Kûfe halkına Kur’an’ı öğretmesi için görevlendirmişti.
Kaynaklardan ulaşabildiğimiz bilgilere göre İbn Mes’ud uzun yıllar boyunca Kûfe’de sürdürdüğü eğitim faaliyetinde Kur’an tefsirinde ağırlıklı olarak rivayet yöntemini kullanmış olmakla beraber dirayet yöntemini de etkin olarak kullanmıştır. Yetiştirdiği talebeler onun eğitimde takip ettiği yöntemi benimsemiş ve zamanla bu bir anlayışa ve daha sonra bir ekole dönüşmüştür. Tefsir usulü kitaplarında Kûfe Ekolü her ne kadar “re’ye” dayalı gelişmiş bir dirayet ekolü olarak tanıtılmış olsa da bunun bir hakikat mi yoksa bir ön kabul mü olduğu deliller ışığında tespit ve teyit edilmeye çalışılacaktır. Bu sebeple çalışmada bu ekolün oluşum sürecinde İbn Mes’ud’un rivayet ve dirayet anlayışlarından hangisini daha çok ve etkin olarak kullandığı İbn Mes’ud’un tefsir örnekleri üzerinden görülecek ve Kûfe Ekolü’nde dirayet anlayışının nicelik ve niteliği ulaşılan veriler üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 4 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 19 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |