İnsan hayatının her aşamasında merkezi bir yer edinen fıkıh, doğumundan ölümüne kadarki süreçte bütün insan eylemlerini hükme bağlamaya çalışmıştır. Bu bağlamda fıkıh, müşahhas varlıkları değil, insan eylemlerini hükmün konusu edinmiştir. Nitekim fıkıh usulünde insan eylemleri, şer’î hitap ve hüküm bağlamında ele alınıp işlenmiştir. Temelde din, nas temellidir ve yeni problemleri nas temelli çözüme kavuşturur. Naslar, vaz’a konu olan lafız öbeklerinden meydana gelirken eylemler, çoğunlukla vaz’a konu olmaz. Haliyle eylemlerin delalet açısından kapalıdır. Oysa din, hem beyan hem de yaşantı düzleminde naslar yanında Peygamber’in (sav) uygulama ve eylemleriyle ete kemiğe bürünmüştür. Özellikle hadis literatüründe, Peygamber’in (sav) eylemlerine çokça yer verilmiştir. Literatürde geçen Peygamber (sav) eylemlerine nasıl, niçin ve hangi hüküm düzeyinde uyulup yerine getirileceği, sağlıklı bir dini düşünce ve yaşantı açısından önemlidir. Çünkü eylemlerinde Peygamber’i (sav) örnek edinip ona uymak ancak şekil, hüküm, gerekçe ve gaye açısından Peygamber (sav) eylemlerinin benzerlerini yerine getirmekle mümkündür. Şekil, hüküm, gerekçe ve gaye açısından bir olmayan eylemlerde uyumdan ve uymaktan hiçbir şekilde söz edilemez; aksine bazen muhâlif düşmekten dahi söz edilebilir.
Biz bu çalışmamızda, Ebû’l-Hüseyin el-Basrî’nin Kitâbü’l-mu’temed fî usûli’l-fıkh adlı eseri özelinde fıkıh usulünde eylem teorisini ele alacağız. Hüsün-kubuh temelinde Basrî’nin eylem ve hüküm teorisini ortaya koymaya çalışacağız. Ardından Basrî’nin anlayışında, Peygamber (sav) eylemlerinin çeşitli durumlarda hükümden karşılığına değineceğiz. Bu bağlamda Peygamber (sav) eylemlerinin örnek alınması, bu eylemlere uyulması ve muvâfık düşüp muhâlefet edilmesi gibi meseleleri açığa kavuşturacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 3 Sayı: 1 |