Vergilemede etkinlik ve adalet ilkeleri, çoğu zaman aynı anda gerçekleştirilememektedir. Yani ekonomideki karar alıcıların, bu ilkelerden birisini hedeflemesi durumunda, diğerinden ödün vermesi gerekmektedir. Ancak bu ilkeler arasındaki çatışmayı giderebilmek adına, optimal vergileme yaklaşımı ileri sürülmüştür. Bu çalışmada, teorik araştırmalar neticesinde optimal vergilendirme tekniğinin, toplumsal refah üzerindeki etkileri incelenmeye çalışılmıştır. Optimal vergileme sistemi, gelirin düz oranlı vergilemeye tabi tutulması gerektiğini, yüksek gelir gruplarına sıfır marjinal vergi oranlarının uygulanmasını ve daha çok dolaylı vergilendirme tekniğinin tercih edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Optimal vergileme gerçekleştirilebildiği takdirde, özellikle iki uç durum olan düşük ve yüksek gelir gruplarında bulunan bireyler için, etkinlik ve adalet ilkeleri bir arada gerçekleştirilmekte ve bunun doğal bir sonucu olarak toplumsal refah artmaktadır. Sosyal refah devleti gereğince politika uygulayıcılar, etkin ve adaletli bir kaynak dağılımı gerçekleştirerek toplumsal refah düzeyinin maksimum seviyeye çıkarılmasını sağlamayı amaçlamaktadırlar. Bunu gerçekleştirmek için, kendi kontrolünde bulunan vergileme yetkisini optimal seviyede uygulaması ve piyasanın yapısından kaynaklanan gelir dağılımı eşitsizliklerini azaltmak için, “negatif gelir vergisi”, “ayırma ilkesi”, “muafiyet ve istisna” gibi araçlarla devletin ekonomiye müdahalelerde bulunması gerekmektedir. Böylece, ulusal düzeyde bir refah optimizasyonu gerçekleştirilebilecektir.
Toplumsal Refah Gelir Dağılımı Vergilemede Adalet Optimal Vergilendirme.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Ekonomisi - Vergilendirme ve Gelir |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 17 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 1 Sayı: 1 |