Bu çalışma son yıllarda yönetim bilimlerinde önemi artan “whistleblowing” konusunun yönetişim kavramı içerisindeki yerini incelemektedir. “Whistleblowing”, kamu sektöründe karşılaşılabilecek kanunlara aykırı uygulamaların topluma ifşasıdır. Kamu yönetimi karşısında son derece güçsüz olan ve hayatımıza giren yönetişim kavramı ile artık aktif bir paydaş olarak yönetim faaliyetlerinin bir parçası olması beklenen yurttaşların, asil-vekil problemi diye tanımlanan durumdan kurtulmalarını sağlayabilecek önemli bir hamle olan “whistleblowing” yönetişim etkinlikleri için de bu konumu ile özel bir yere oturmaktadır. Ancak tüm kamu görevlilerinin bu eylemde bulunamadıkları görülmektedir. Whistleblowing eyleminde bulunan kişiler işten atılma, mobbinge maruz kalma ve iş yerinde dışlanma gibi çeşitli olumsuzluklar ile karşılaşmaktadırlar. Yapılan literatür araştırmalarında çeşitli ülkelerde bu kişileri korumak için kanunlar bulunduğu tespit edilmiştir. Çalışmada, dünyada bu korumanın nasıl var olduğu çeşitli örneklerle sunulduktan sonra, dünyadaki örneklerden çıkarılacak dersler ile kavramın, yönetişimin önündeki engellerden bir tanesi olan asil-vekil problemini ortadan kaldırabilmesi adına hem yurttaşlara hem de çalışanlara sağladığı fırsatlar tartışılmaktadır. Bu bağlamda seçilen örneklerdeki koruma kanunları ülkemiz gibi bu tarz bir koruma sağlamayan ülkeler için iyi örnekler olarak sunulmaktadır. Bu hususa ek olarak yönetişimin ilkelerinden olan şeffaflık ve hesap verebilirlik değerlerinin tahsisi için whistleblowingin sağlayacağı olanaklar da yine çalışmada ele alınan bir başka başlık olmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kamu Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 2 |