Millet mistiği, milletinin varlığı için hayatını feda eden mesuliyet adamıdır. Onun olduğu şeyle düşündüklerini, yani, eylemleriyle sözlerini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bağlı bulunduğu öğreti, onun düşünce, söz ve hareketlerinde donup biçim almış, yaşayış haline gelmiş ve hatta varoluş şartı olmuştur. Başka bir ifadeyle, düşünce ve inançları ona, ateşin demire nüfuz etmesi gibi nüfuz etmiş ve onu dönüştürmüştür. Bu yüzden, onun hareketleri doğru bildiği şeyin gerçekleşmesi içindir ve sonsuza ayarlıdır; dünyevî bir menfaatin teminine yönelik değil. O, evrensel iyiyi, güzeli ve doğruyu umursadığından, çıkarlarını korumak için kurnazca hesaplar yapan bir realist gibi hareket etmez. Çünkü bir millet mistiği, menfaat ve çıkarı hayatının merkezine koyan realistlerin aksine, bağlandığı öğretiyi hayatının merkezine koyar.
Ayrıca, millet mistiği cemiyet adamı gibi, hayatın tüm ayrıntılarıyla tespit edilmiş olmasını istemez. Çünkü bu durum, hayatta yaratıcılığa ve yeniliğe olanak tanımaz. Millet mistiğinin, sözgelimi, haksızlık ya da zulme uğrayan her varlık karşısında duyduğu merhamet, onu kendisini yok etmeye varan hareketlere sürükler. Bu tür bir ahlâk hareketi, varoluşuna uysallığın hâkim olduğu cemiyet adamlarında bulunmaz. Cemiyet adamının en büyük ideali, hâdiselerden ve tesadüflerden faydalanabilme kabiliyetini geliştirmektir. Oysa, millet mistiği için hayat gayesi, kendi yaratıcı güç ve yetilerini kullanarak, manevî kaynaklarından uzaklaşmadan kendi kendini aşmak ve daima kendi menfaat ve ihtiraslarını tatmin etmeye çalışan insanlara isyan ederek sonsuza doğru ilerlemek ve bu süreçte bilgelik, adalet, merhamet, kudret, mesuliyet, fedakârlık, diğerkâmlık . . . gibi numenal gerçekleri fenomenal bağlamda somutlaştırmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Nisan 2020 |
Kabul Tarihi | 14 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |