Ülkemizdeki
mushaflarda ayetlerdeki durak yerleri (vakf) konusunda Secâvendî’nin sisteminin
benimsendiği bilinmektedir. Bununla birlikte bazı yerlerde onun tercih ve
sisteminin hilafına uygulamalar göze çarpmaktadır. Ayrıca Secâvendî’nin
tercihlerinin her zaman ayetin doğruya en yakın manasını yansıtıp yansıtmadığı,
üzerinde durulması gereken bir diğer husustur. Nitekim Secâvendî’nin İlelü’l-Vukûf adlı eserinde A‘râf
sûresinin 188. ayetindeki “الْخَيْر” lafzının sonunda vakf yerinin olmasını
tercih ettiği anlaşılmaktadır. Oysa bizim tespitlerimize göre, vakf ve ibtidâ
alanında Secâvendî’den önce eser telif eden müellifler burada herhangi bir
durak belirtmemişlerdir. Yine müfessirlerin büyük çoğunluğu da ayetteki “الْخَيْر”
kelimesinde durak olması durumunda oluşan manaya tefsirlerinde hiç yer
vermemişlerdir. “الْخَيْر” kelimesinde durak olması sonucu oluşan
manaya yer veren müfessirlerin bir kısmı ise söz konusu mananın ayetin nazmını
bozduğu yönünde kanaat belirtmişlerdir. Kimi müfessirler de hem durak olmasına
hem de olmamasına göre ortaya çıkan her iki manayı zikretmiş, fakat herhangi
bir tercihte bulunmamıştır. Durak yeri olmasına göre teşekkül eden manayı
önceleyen müfessirlerin ise yok denecek kadar az olduğu görülmektedir. Bu
makalede A‘râf sûresinin 188. ayetindeki “لاَسْتَكْثَرْتُ
مِنَ الْخَيْرِ”
ifadesinin sonunda vakf yeri bulunup bulunmamasına göre oluşan manalar ortaya
konulacak ve bunlardan hangisinin tercihe şayan olduğunun tespitine
çalışılacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2017 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 2017 Sayı: 34 |