İmâmiyye
Şîası’nda İmamın gaybetiyle birlikte intizar nazariyesi çerçevesinde onun
otoritesini kimin üstleneceğiyle ilgili ilk dönemlerden itibaren farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Dördüncü
asırdan itibaren mezhep uleması bu otoritenin müctehidler tarafından üstlenilmesi
gerektiğiyle ilgili çeşitli nazariyeler geliştirmişledir. Fakat imamın; cihad,
fey dağıtımı, Cuma imamlığı, ahkâmı uygulama, hadleri ikame etme, zekât ve
humus gibi görevlerinden hangilerini ve bu görevleri ne dereceye kadar ulemanın
üstleneceği meselesi tarihi
süreçte temel tartışma noktalarından birisi olmuştur. Gâib imamın otoritesinin
ulemaya devrinde, on dokuzuncu asrın ortalarından itibaren fiili olarak ortaya çıkmaya
başlayan merci-i taklîd nazariyesiyle birlikte yeni bir aşamaya geçilmiş ve bu
devir işlemi artık daha kurumsal bir yapıya doğru evirilmiştir. Bu noktada
imamın naibi olarak karşımıza çıkan ulemanın taşıması gereken temel vasıflar
konusunda çeşitli kriterler ortaya konulmuştur. Genel olarak ilim, adalet ve
takva bir müctehidin merci-i taklîd olabilmesi için taşıması gereken temel
vasıflar olarak belirlenmekle birlikte, fiiliyatta bu makama yükselmek için
farklı unsurlar da etkili olmuştur. 1979 İran İslam Devrimi ve ulus devletlerin
teşekkülü gibi siyasal dönüşümler, müctehidin bulunduğu ülkedeki toplumsal
yapı, selefinin tayini, zekât, humus gibi dini gelirler üzerindeki hâkimiyet
kabiliyeti, toplumsal ve siyasal dönüşümler karşısında müctehidin konumu,
bulunduğu ülkelerdeki yönetimlerin onlara karşı tutumları gibi unsurlar
fiiliyatta merce’iyyeti şekillendirmiştir. Makalemizde, teorik ve pratik
yönüyle bir müctehidin merci-i taklîd makamına yükselmesindeki temel etkenler
tahlil edilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2018 |
Kabul Tarihi | 5 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 2018 Sayı: 36 |