Yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte toplum üzerindeki etkisi gün geçtikçe artmakta ve son yıllarda yaşanan çığır açıcı gelişmelerle birlikte yapay zekâ teknolojisine olan ilgi artmaktadır. Şöyle ki; yapay zekâ hâlihazırda savunmadan sanayiye, eğitimden bilişime birçok farklı alanda kullanılmaktayken, piyasaya sürülen büyük dil modelleriyle birlikte insanların yapay zekâya ulaşımı kolaylaşmış ve bu sayede bireysel ölçekte kullanım da artmış, yapay zekâ sistemleri hayatımıza entegre olmuştur. Yapay zekâ sistemleri, bir insanın saatler içinde yapabileceği işlemleri saniyeler içinde yapabilmektedir. Yapay zekâ teknolojisini asıl ilgi odağı haline getiren noktaysa; bu teknolojinin kapasitesinin insanın hayal gücüyle eşdeğer olmasıdır. Şöyle ki; gelişen yapay zekâ teknolojisiyle Einstein’la izafiyet teorisi üzerine sohbet edilebilmekte, istenilen sanatçıya musiki eserler icra ettirilebilmektedir. Yapay zekâ teknolojisinin bu denli hızlı gelişimi, çözümlenmesi gereken pek çok hukuki soru ve sorunu beraberinde getirmektedir. Sorumluluk ve tazminat hukuku, fikri ve sınai haklar, kişilik hakları bu bağlamda ilk akla gelen ve çözümlenmesi gereken hukuki konulardır. Esasen bu sorunların temelinde yatan ana sorunsal ise yapay zekânın hukuki statüsüdür. Bu hukuki statünün açığa kavuşturulmasıyla beraber yapay zekâ sisteminin kullanımından doğabilecek ihtilaflara uygulanacak hukuk kuralları da belirlenebilecektir. Bu bağlamda doktrinde yapay zekânın hukuki kişiliği haiz olmadığını ve mevcut hukuki düzenlemelere yapılacak çeşitli düzenlemelerle bu sorunun üstesinden gelinebileceğini savunan görüşler bulunduğu gibi yapay zekânın kişiliği haiz olması gerektiğini savunan farklı görüşler de mevcuttur. Bu bağlamda Avrupa Parlamentosu’nun önerdiği elektronik kişilik modeli başta olmak üzere Amerikan hukuku dâhil yapay zekâ sistemleri için çeşitli kişilik modelleri önerilmektedir. Bu makale, bir görüşü kayıtsız şartsız savunmak yerine hâlihazırda doktrinde tartışılan görüşleri eleştirel yönleriyle değerlendirmekte ve bu değerlendirmede de karşılaştırmalı hukuk ve normatif metodolojilerinden yararlanmaktadır. Bu makalenin ayrıca, klasik bir hukuki metinden farklılaşarak, yapay zekânın yapısını, öğrenme biçimini ve çalışma prensiplerini inceleyen ve bu incelemeyi hukuki kişi ve kişilik kavramları ile sentezleyen disiplinler arası bir çalışma özelliği bulunmaktadır. Bu çalışma, ileride kendini temsil edebileceği ve bir şeyi neden yapmak isteyeceğini bilebilecek seviyede olacağı öngörülen bir varlığın, hukuki kişiliği haiz olmamasının modern hukuk anlayışıyla bağdaşmadığını, yapay zekânın sui generis yapısına uygun bir kişilik modelinin geliştirilmesinin gerekli olduğunu, bu sayede gelecekte oluşabilecek muhtemel uyuşmazlıkların önüne geçilebileceğini veya doğru bir hukuki düzlemde çözüme kavuşturulabileceğini tartışmaktadır.
Yapay Zekâ Hukuki Kişilik Elektronik Kişilik Derin Öğrenme Makine Öğrenmesi Avrupa Parlamentosu Sui Generis Yapı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Bilişim ve Teknoloji Hukuku, Hukuk, Bilim ve Teknoloji |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 3 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 Sayı: 1 |
Bilişim Hukuku Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.