Bilgi elde etme araçlarından biri olan haber; kelâm, usûl-i fıkıh ve hadis usûlü gibi
muhtelif ilim dalları tarafından ele alınan bir konudur. Haberin mahiyeti, değeri ve
çeşitleri gibi birtakım alt başlıklar söz konusu ilimler tarafından ele alınmış, her
ilim kendi usûlü çerçevesinde konuya yaklaşmaya çalışmıştır. Kelâm âlimleri ve
usûl-ü fıkıhçılar eserlerinde haberi daha geniş çerçevede irdelerken, hadis âlimleri
habere daha yüzeysel yaklaşmışlardır. Bu yaklaşım metodolojik farklılıktan
kaynaklanmaktadır. Nitekim haberi ve haber çeşitlerinden biri olan mütevâtir
haberi Râmhürmüzî, Hâkim Nîsâbûrî ve İbnü’s-Salâh gibi usûl âlimlerinin müstakil
hadis usûlü eserlerinde ele almamaları bu farklılığın bir sonucudur. Ancak bu
durum haberin diğer hadis usûlü eserlerinde ele alınmadığı anlamına
gelmemektedir. el-Kifâye fi ilmi’r-rivâye adlı hadis usûlü eserinde mütevâtir-âhâd
ayrımını ilk defa yapan Hatîb el-Bağdâdî’den günümüze kadar muhtelif şekillerde
haber ve çeşitleri ele alınmıştır. Hatîb’ten sonra bu konuyu hadis usûlünde tespit
edildiği kadar ilk defa genişçe yer veren âlim, küçük kan dolaşımını keşfetmesiyle
meşhur tabip-filozof İbnü’n-Nefîs’tir. Bu çalışma, İbnü’n-Nefîs’in hadis usûlüne
dair tek müstakil eseri olan el-Muhtasar fî ilm-i usûlü’l-hadîsi’n-nebevî adlı
eserindeki haber ve çeşitleri, mütevâtir- haber-i vâhid gibi konuları hadis usûlü
açısından incelemeyi hedeflemektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 7 Sayı: 2 |