Modernleşme, Batı toplumları tarafından 16. Yüzyıldan itibaren sanat, felsefe, bilim ve siyaset yordamıyla oluşturulmaya başlayan; devlet, toplumsal yapı ve yaşam içerikli yeni kültürel kodlar veya geçmişten veya gelenekten bir kopuş olarak söylenebilir. Modern kelimesi etimolojik olarak değerlendirildiğinde günümüzde var olmak şeklinde ifade edilebilir. Osmanlı modernleşmesi olarak ifade edilen süreç, devlet eliyle 18. yüzyıldan itibaren başlatılan yenileşme hareketlerini de kapsayan üç yüzyıllık bir geçmişi kapsamaktadır. Avrupa ile Asya arasında halkının neredeyse tamamına yakını Müslüman olan bir toplumun bu süreçleri batı dışı toplumların modernleşme süreçleriyle bire bir örtüşmektedir. Tanzimat Döneminde başlayan modernleşme sürecini yürüten bürokratik elitler, salt bilim ve teknoloji alınarak 5-10 yıl içerisinde Avrupa medeniyetine yetişebileceğimiz ve eski gücümüzü tekrar elde edebileceğimizi düşünmektedirler. Osmanlı’da modernleşme, sadece bürokratların istemiş olduğu bir serüven olmaktan ziyade dış güçlerin baskılarına ve yönlendirmelerine son vermek şeklinde bir sonuç istenmiştir. Tanzimat ile başlayan Osmanlı Modernleşmesi sürecinde basının din ve gelenek üzerine etkisi söz konusu olmuştur. Türk modernleşmesi noktasında yaklaşık 300 yıllık süreç incelendiği vakit toplumsal manada değişimin yaşandığı durakların var olduğu ve Osmanlı aydınlarının kaleme almış oldukları gazete ve dergi gibi basım faaliyetlerinin bu modernleşmenin oluşması açısından bir vasıta olduğu görülmüştür. Medyada çıkan yazılar modernizm ile ilgili tartışmaları canlı tutarak toplumun sosyal dinamiklerinin değişmesine yol açmıştır. Günümüzde bile söz konusu bu tartışmaların belli bir kısmı hala etkisini devam ettirmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 9 Sayı: 1 |