The Eastern Mediterranean basin, as a three-sided landlocked basin, has preserved its geopolitical importance throughout history. It has been observed that strategic location and importance of the Eastern Mediterranean come to the forefront recently. Undoubtedly, seabed resources that are estimated to have potential in the basin have been in the background of these developments. The sharing of these natural seabed resources among the regional actors has been a matter of dispute. It can be understood that there is a problem of law of the sea at the root of the issue. The concepts of continental shelf and exclusive economic zone, which constitute a maritime continuation of the sovereignty of states, stand as the concepts of international law that regional states also make different interpretations of them in order to protect their interests in seabed resources. This being the case, it is very important for Turkey to use international organs providing resolutions in accordance with international law for its interests standing in the heart of the issue. Because it has not look possible to resolve the dispute over maritime zones, which also constitutes the maritime continuation of the Cyprus issue, in the short run without recourse to international law. Therefore, the deadlock situation has been deepening the problem each passing days and stand as a critical obstacle the fair exploit of the energy resources by the regional actors. At this point, it cannot be expressed that states of the region reject the international system completely. However, the issue is different interpretations of the states on these legal concepts in favor of their interest and maximalist results. Considering this reality, in our opinion, it would be the most plausible way for Turkey to bring the issue to the international judicial organs in order to reach an equitable solution in the light of international law dataset. In that stage, it can be expressed that Turkey can obtain more than the area considered for it by the other regional states in the light of international court jurisprudence and rules. In this regard, within the scope of this study, the fundamental international law concepts related to the issue will be examined in the first stage; then, the international legal dimension of disputes among Turkey and other regional states will be evaluated one by one. In the last part, a briefing will be presented on the way that Turkey can activate international dispute resolution mechanisms to resolve the Eastern Mediterranean issue.
Eastern Mediterranean principle of equity continental shelf exclusive economic zone International Court of Justice pacific settlement
Doğu Akdeniz havzası üç tarafı karalarla çevrili bir havza olarak tarih boyunca jeopolitik önemini muhafaza etmiştir. Doğu Akdeniz'in stratejik konumu ve öneminin ise son dönemlerde ön plana çıktığı görülmektedir. Şüphesiz bu gelişmelerin arka planında havzada potansiyeli olduğu tahmin edilen yeraltı kaynakları bulunmaktadır. Bu doğal kaynakların bölgesel aktörler arasında paylaşımı ise ihtilaf konusu oluşturmaktadır. Meselenin özünde ise aslında bir uluslararası deniz hukuku sorununun mevcut olduğunu anlamak mümkündür. Devletlerin egemenliklerinin denizel bir uzantısını teşkil eden kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge kavramları, bölge devletlerinin de yeraltı kaynaklarına dair çıkarlarını muhafaza etmek amacıyla farklı yorumlarına tabi tuttuğu uluslararası hukuk kavramları olarak ortaya çıkmaktadır. Hal böyleyken Türkiye'nin de meselenin merkezinde olan çıkarları için sahadaki faaliyetlerinin yanında uluslararası hukuka uygun çözümü sağlayacak organları devreye sokması büyük önem arz etmektedir. Zira Kıbrıs meselesinin de denizel uzantısını teşkil eden deniz yetki alanları uyuşmazlığının uluslararası hukuka müracaat edilmeden kısa vadede çözülmesi mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla çözümsüzlük hali, sorunu her geçen gün daha da derinleştirmekte ve enerji kaynaklarından bölgesel aktörlerin hakça faydalanmasının önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Bu noktada bölge devletlerinden hiçbirisinin uluslararası hukuk sistemini tamamen reddettiği söylenememektedir. Fakat buradaki meseleyi oluşturan, devletlerin söz konusu kavramları kendi lehlerine olacak ve bazı durumlarda maksimalist neticelere yol açacak şekilde yorumluyor olmalarıdır. Bu gerçek karşısında Türkiye’nin uluslararası hukuk verileri ışığında hakça çözüme erişmek amacıyla meseleyi uluslararası yargıya taşıması kanaatimizce en makul seçenek olmaktadır. Bu kertede Türkiye’nin diğer bölge devletlerince kendisine biçilen alandan daha fazlasını alabileceği, uluslararası mahkeme içtihatları ve kuralları ışığında söylenebilmektedir. Bu açıdan bu çalışma kapsamında ilk olarak meseleye ilişkin temel uluslararası hukuk kavramları irdelenecek; ardından Türkiye'nin bölge devletleri ile olan uyuşmazlıklarının uluslararası hukuk boyutu tek tek incelenecektir. Son kısımda ise Türkiye'nin Doğu Akdeniz meselesinin çözümünde uluslararası hukuk çözüm mekanizmalarını nasıl devreye sokabileceğine dair kısa bir çıkarım sunulacaktır.
"Doğu Akdeniz" "hakkaniyet prensibi" "kıta sahanlığı" "münhasır ekonomik bölge" Uluslararası Adalet Divanı barışçıl çözüm
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: I Sayı: 1 |