Kurân-ı Kerime göre insan, hem iyiliğe ve hem de kötülüğe kabiliyetli bir varlık olarak yaratılmıştır. Bununla birlikte yüce yaratıcı, insanı bu iki zıt kabiliyeti arasında şaşkın ve perişan bırakmamış, ona akıl gibi temyiz edici bir meleke vermiştir. Allahu Tealâ yüce kitabında insanın önüne ilahi gerçekleri sererek onu daima aklını kullanmaya çağırmaktadır. Aklını kullanmayanlar Allah tarafından zemmedilirken, akıl sahipleri, yani kendilerine verilen akıl nimetini gerçek anlamda kullananlar da övülmektedir. Kurân-ı Kerimde insanları akletmeye yönelten ayetler olduğu gibi, akletme işini kalbin yaptığını; iman ve iman karşıtlığının kalpten çıktığını belirten ayetler de pek çoktur. Çünkü kalp, insanı gerçek bilgiye götüren bir kaynaktır. İnsanın varlığını ancak tezahürleriyle anlayabildiği mücerret akıl ve düşünen kalp, imkânı kabul edilen fakat müşahhas olmayan kavramlardır. Bu çalışmada, kullanıldığı takdirde insana diğer varlıklardan ayrı bir özellik kazandıran, onu yaratıcı karşısında sorumlu kılan ve istikamet sunan; dolayısıyla da insanın terakkisine, kurtuluşuna vesile olan akıl ve kalp kuvvetleri arasındaki ilişki, insan zihninde çağrıştırdığı anlam/semantik, lügat ve epistemolojik yönlerden ortaya konulacaktır. Anahtar Kelimeler
The Quran ascribes a particular importance to correlation of reason-heart in the understanding truth. According to the Quran the heart and reason are the locus of faith. The Quran gives special emphasis to the function of the heart on the way that leads to understand the truth. On the other hand the reason allows us to arrive at knowladge of the truth too. In this study, the relationship between reason and heart in the semantics, vocabulary and epistemological aspects will be presented.
Diğer ID | JA36ER75JD |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Temmuz 2016 |
Gönderilme Tarihi | 13 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 4 Sayı: 4 - Cilt: 4 Sayı: 4 |