16. yüzyıl Osmanlı Dönemi’nde Sinop’ta
yaşayan Mahmûd b. Süleymân el-Kefevî (ö. 990/1582), Kadızâde Ahmed
Şemseddin, Abdurrahman Efendî ve
Muhammed Abdulvahab’dan ilim tahsil etmiş ve tasavvufî terbiyesini Kadirî
tarikatında tamamlamıştır. Molla Gürani Medresesi müderrisliği, Kefe’de kadılık
ve emvâl müfettişliği gibi görevlerde bulunmuş, Şeyhülislam Kadızâde Ahmed
Efendi’nin döneminde Gelibolu Kadılığı’ndan azledilerek İstanbul’a dönmüştür.
İctihad ve taklid ehlini birbirinden ayıramayanlara rehber olmak amacıyla Ketâibü
a’lâmi’l-ahyâr isimli eserini kaleme almıştır. Kefevî, eserinde, yaygın
kullanılan “tabakât” şeklindeki isimlendirme yerine “ketîbe”yi tercih etmiştir. Hz. Peygamber
(s.a.v.), sahabe, tabiûn ve müctehid imamlardan sonra Hanefî fukahâsının
biyografilerini 22 ketîbe olarak ele almıştır. Eserde, fukahânın tanıtıldığı
her bir kitapçığın sonunda o kitapçığın “kalbi” olarak dönemin sûfîlerine yer verilmiştir. Kefevî’nin bu tertibi, fıkıh ve tasavvuf ilmi
arasında birbirini tamamlayan bir bağ olduğunu düşünmesinden hareketledir. O,
fıkıh ilmini öğrenen kişinin züht ve
hikmet ilmine de yönelmesini, yoksa kalbinin katılaşıp, ahlâkının
kötüleşeceğini ve Allah’tan uzaklaşılacağını nakleder. Bu iki ilim arasındaki
uzlaşının, İslâm tarihinde zaman zaman
yükselen fukahâ ve mutasavvıflar arasındaki gerilimi çözmeyi hedeflediği de
söylenebilir. Eserde, insanın dünya ve âhiret mutluluğunu elde etmesinde
rehberlik etmeyi amaçlayan her iki ilimden biri olmadan, diğerinin eksik ve
maksadından uzak olacağı vurgulanmıştır. Ketâib,
insanlar arasındaki gerilimin, ilimlerin hakikatinden uzaklaşılıp taklide
yönelme nedeniyle olduğunu ortaya koyması yönüyle de önem taşımaktadır. Bu
çalışmada Kefevî’nin, Ketâibü a‘lâmi’l-ahyâr isimli eserinden hareketle sufi ve
fakihlerin karşılıklı ilişkileri ele alınacaktır. İslâmî ilimlerin oluşum
dönemini incelemek, sonraki dönemlerdeki ilişkileri sağlıklı bir şekilde
değerlendirmeye katkı sağlayacağı için oluşum dönemi incelenmiş ve bunun için
de konu, bahsi geçen eserin ilk beş ketîbesi çerçevesinde ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mart 2019 |
Kabul Tarihi | 13 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 15 Sayı: 15 |