The Qur'an reveals clues to what kind of style believers should engage in their communication, both among themselves and with members of other religions. It is certain that the style that will be used especially in the discussion of religious issues will contribute positively to the provision of social peace and tranquillity on the one hand and to the proper understanding of religious issues on the other. But, both belonging to a race and intellectual support continue to have a negative impact on the style of Muslim individuals in the past as well as in the present. Under the present circumstances, those who are subjected to a period of persecution exhibit a different style to those whom they position as parties when the circumstances turn in their favour. What is expected of believers is to show the respect and tolerance that must be shown to others, and to show the “soft and wise words” style to the members of their religion. In this study, Mu'tazili Abū ʿAlī Muḥammad ibn ʿAbd al-Wahhāb ibn Salām al-Jubbāʾī (d. 303/916), one of the most important scholars of the post-mihna (religious persecution) period, known for his zuhd (self-discipline) and piety, was the most intense of the social upheavals what is the style used against schools is evaluated. The article also focuses on the importance of solving the stylistic problem in religious matters only by scientific methods.
Kur’an, inanan insanların hem kendi aralarında hem de başka din mensuplarıyla iletişiminde ne tür bir üslup takınması gerektiğinin ipuçlarını ortaya koymuştur. Özellikle dinî konuların tartışılmasında kullanılacak üslubun, bir yandan sosyal barışın ve huzurun sağlanmasında, diğer yandan dinî konuların doğru bir şekilde anlaşılmasında olumlu katkı sunacağı muhakkaktır. Ancak gerek bir ırka mensubiyet gerekse fikrî taraftarlık Müslüman bireylerin üslubunu olumsuz etkilemiştir. Bu durum geçmişte olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir. Bir dönem zulme maruz kalanlar, şartlar kendi lehlerine döndüğünde taraf olarak konumlandırdığı kimselere karşı farklı bir üslup sergilemektedir. İnananlardan beklenen, başkalarına gösterilmesi gereken saygı ve hoşgörüyü, “yumuşak ve hikmetli söz söyleme” üslubunu kendi din mensuplarına da göstermeleridir. Bu çalışmada sosyal çalkantıların en yoğun olduğu mihne sonrası dönemin önemli âlimlerinden olan, züht ve takvasıyla bilinen Mu‘tezilî Ebû Ali Muhammed b. Abdilvehhâb b. Sellâm el-Cübbâî’nin (öl. 303/916) ekollere karşı kullandığı üslubun ne olduğu değerlendirilmektedir. Makalede ayrıca dinî konulardaki üslup sorununun yalnızca ilmî yöntemlerle çözüme kavuşturulacağının önemi üzerinde durulmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 14 Temmuz 2020 |
Kabul Tarihi | 5 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 18 |