Amaç: Trastuzumabın meme kanserinde neoadjuvan tedaviye eklenmesiyle patolojik tam yanıt (PTY) oranını
arttırdığı bilinmektedir. Ancak trastuzumabın kullanım sırasıyla ilgili kısıtlı veri bulunmaktadır. HER2 pozitif
lokal ileri meme kanserinde neoadjuvan trastuzumab uygulama sırasının PTY üzerine etkisi olup olmadığını
incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntemler: 2010-2018 yılları arasında HER2 pozitif evre 2 ve 3 meme kanseri nedeniyle neoadjuvan
trastuzumab kullanan hastaların verileri retrospektif incelenmiş olup antrasiklin bazlı tedavi sonrası
trastuzumab alan 30 hasta ve tam tersi sıralama ile tedavi alan 16 hasta çalışmaya alındı.
Bulgular: Çalışmaya toplam 46 hasta alınmış olup ortanca takip süresi 31 aydı (aralık; 7–98). Hastaların ortanca
yaşı 51 yıldı (19–72). Tüm hastaların %52’si postmenopozal, %67'si hormon reseptör pozitifti. Tüm
hastalarda klinik nod pozitifliği olup %54'ü cN1 idi. Hastalar trastuzumab sıralamasına göre grupla ayrıldı.
Bazal özellikler açısından gruplar arasında fark yoktu. PTY oranı trastuzumab ile tedaviye başlayanlarda %63
olup diğer grupta %37 idi (p=0.1). Üç yıllık kümülatif hastalıksız sağ kalım oranları ise sırasıyla %100 ve %80
idi (p=0.2). Tek değişkenli analizde evre 2 ve Vücut kitle indeksi (VKİ) <25 kg/m² olan grupta PTY oranı anlamlı
olarak daha yüksekti. Çok değişkenli analizde ise sadece VKİ <25 kg/m² olmasının bağımsız prediktif faktör
olduğu bulundu (Odds oranı: 18.1; %95 Güven aralığı 1.39–36.0, p=0.03).
Sonuç: Neoadjuvan tedaviye trastuzumab ile başlanması PTY oranını sayısal olarak arttırmış olsa da fark
istatistiksel olarak anlamlı değildi. Farkın istatistiksel olarak anlamlı olmamasının nedeni hasta sayımızın az
olması olabilir. Trastuzumab sıralamasının PTY ile ilişkisine yönelik daha büyük hasta popülasyonuna sahip
prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.
Anahtar sözcükler: Meme kanseri; Neoadjuvan tedavi; Trastuzumab sıralaması; Patolojik tam yanıt
ABSTRACT
Aim: The aim of this study was to investigate the effect of neoadjuvant trastuzumab administration order on
PCR in locally advanced breast cancer.
Material and Method: The data of patients who had recieved neoadjuvant trastuzumab for HER 2 positive
stage 2 and 3 breast cancer between 2010 and 2018 were retrospectively analyzed; 30 patients who firstly
had received anthracycline treatment then trastuzumab and 16 patients who had received in reverse order
included to our study.
Results: A number of 46 patients included study and median follow-up time was 31 months (range;
7–98). The median age of whole group was 51 years (19–72). There was no significant difference in basal
characteristics when the patients were grouped according to the order of trastuzumab. PCR rates were 63%
in patients whose treatment had started with trastuzumab, 37% in the other group (p=0.1) and the 3-year
cumulative disease-free survival rates were 100% and 80%, respectively (p=0.2). In the univariate analysis,
the PCR ratio was significantly higher in the stage 2 and BMI<25 kg/m² group; in multivariate analysis,
only having a BMI<25 kg / m² was found to be an independent predictive factor (Odds ratio: 18.1; 95% CI
1.39–36.0, p=0.03).
Conclusion: Although starting neoadjuvant therapy with trastuzumab increased the rate of PCR numerically,
the difference was not statistically significant. The reason of not reaching statistical significance may be the
insufficient number of patients. Prospective trials are needed to assign the treatment sequence that may
affect PCR.
Keywords: Breast cancer; Neoadjuvant treatment; Trastuzumab sequencing; Pathologic complete response
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Orjinal Çalışma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 10 Sayı: 2 |