Çocukluk ve mazi; roman ve öykülerde yazarların sıklıkla başvurduğu temaların başında gelir. Bu temalar özellikle otobiyografik romanlarda metnin temel izleğini oluşturur. Çocukluk döneminin geriye dönüşlerle aydınlatılması; anlatı kişilerinin oluşturulmasında ve derinleştirilmesinde yazarlara geniş bir hareket imkânı sağlar. Bellek, benliğin var olan ihtiyaçlar doğrultusunda kendini anlamlandırma ve ifade etmede yöneldiği tarihî hafızanın temsilidir. Bellek bilinçli bir hatırlayıştır. Kişi, hatıralarını geri çağırarak ya da onları yeniden kurgulayarak benliğini anlamlı hâle getirmeye çalışır. İçinde bulunduğu durum ve geçmişi arasında bağ kurarak aradaki sebep sonuç ilişkilerini tespit etmeye, sahip olduğu kimliğe anlamlar atfetmeye yönelir. Bu yönelim sırasında benlik; bellek yolculuklarıyla geçmiş, şu an ve gelecek arasında anılar ve hayallerden oluşan köprüler kurar. Kişi, içinde bulunduğu hâli bellek yardımıyla mazisi ile ilişkilendirir, düşünce dünyasında bir benlik bütünlüğüne ulaşmaya çalışır. Yazın dünyamıza çevirmenliği ile büyük katkılar sağlamış olan Kâmuran Şipal, edebiyatımıza kazandırdığı üç romanını bu temel izlekler çevresinde kurgulamış ve eserlerinde derin bellek yolculuklarına yer vermiştir. Yazarın ilk romanı Demir Köprü’de bu etki güçlü bir şekilde hissedilir. Roman, annesinin ölümü üzerine memleketine gitmek üzere yola çıkan bir kişinin yaptığı uçak yolculuğu sırasında geçmişe ve çocukluğuna dair anımsamaları üzerine kurulmuştur. Romana ismini veren Demir Köprü, roman başkişisinin içinde bulunduğu zamandan maziye geçerken kullandığı bir geçiş kapısı gibidir. Maziye yapılan bellek yolculuklarının birleştiği temel unsur ise “anne”dir. Roman başkişisi annesine derinden bağlıdır ve bu nedenle hiçbir zaman bağımsız bir birey olamamıştır, bu durum onu sürekli geçmişiyle hesaplaşan biri hâline getirmiştir. Bu makalede Kâmuran Şipal’in Demir Köprü romanında çocukluk ve mazi temalarının yansımaları irdelenmeye çalışılacaktır.
Çalışmam süresince kıymetli desteğini hiçbir zaman esirgemeyen danışman hocam Sayın Prof. Dr. Macit Balık'a emekleri ve bana kattıkları için teşekkürü borç bilirim.
Childhood and history are among the most frequently used themes in novels and short stories. Especially in autobiographical novels, these themes constitute the basic trace of the text. The illumination of the childhood period through flashbacks provides the authors with a wide range of movement in the creation and deepening of the narrative characters. Memory is the representation of historical memory that the self turns to in order to make sense of and express itself in line with existing needs. Memory is a conscious recollection. The individual tries to make sense of his/her self by recalling or reconstructing his/her memories. During this orientation, the self builds bridges between the past, the present and the future through memory journeys consisting of memories and dreams. Kamuran Şipal, who has made great contributions to our literary world as a translator, has constructed her three novels around these basic themes and has included deep memory journeys in her works. This effect is strongly felt in the author's first novel, Demir Köprü. The novel is based on the recollections of a person who travels to his hometown after the death of his mother and his recollections of the past and his childhood during his plane journey. The Iron Bridge, which gives the novel its name, is like a gateway that the protagonist uses to pass from the present to the past. In this article, the reflections of the themes of childhood and memory in Kâmuran Şipal's novel Demir Köprü will be analyzed.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 9 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: 2 |