Hulki Aktunç, a prominent figure in Turkish literature as a writer and poet, emerged in the post-1960 period, gaining particular prominence after the 1980s. He has produced significant works across various genres, including novels, short stories, essays, dictionaries, interviews, and research studies. His literary contributions, especially his novels and short stories, reflect a mirror to the recent history of the Republic of Turkey.
Aktunç's short stories delve into a wide array of themes, including social events, political oppression, alienation, loneliness, belonging, and hate speech. He employs a multifaceted approach to both societal and individual themes, often using space as a complex construct. For instance, the emblematic settings of the June 15-16 worker demonstrations and the September 6-7 anti-Greek pogrom are depicted with realistic detail.
The social and psychological crises experienced by individuals alienated and isolated due to urbanization—a significant societal issue—are interpreted through spaces such as apartments, hotels, and slums, which represent the most evident structures of urban fabric. These settings are constructed through a complex semantic network involving class conflict, ideological and political oppression, alienation and loneliness, psychological turmoil, the continuity of time and space, memories and experiences, multi-layered spaces, issues of belonging and identitylessness, the duality of life and death, poetic and metaphorical spaces, and atmospheric qualities. In Aktunç's stories, space is not static but dynamic and alive. It is an integral part of the narrative, influencing both characters' lives and plot development. The author's spatial depictions are essential in conveying the desired atmosphere within the story. As a result, the concept of space becomes a crucial element in the structure of Aktunç's narratives.
Keywords: Hulki Aktunç, space, story.
Hulki Aktunç, Türk edebiyatında yazar ve şair kimliğiyle 1960 sonrası dönemde var olan, özellikle 1980 sonrası dönemde adından söz edilmeye başlanan bir sanatçıdır. Roman, hikaye, deneme, sözlük, söyleşi ve araştırma inceleme türlerinde önemli eserler vermiştir. Aktunç’un eserleri, özellikle roman ve hikayeleri, Cumhuriyet tarihinin yakın dönemine ayna tutan bir özelliğe sahiptir. Özellikle hikayelerinde toplumsal olaylar, siyasi baskı, kentleşme sonucu yabancılaşma ve yalnızlaşma sorunları, aidiyetsizlik, nefret söylemleri… gibi bir çok konuyu irdelemiştir. Ele aldığı toplumsal ve bireysel temalara çok yönlü eğilen yazar, bu değerlendirmelerinde mekanı çok katmanlı bir yapıda ele almıştır. Toplumsal meselelerin irdelendiği hikayelerinde 15-16 Haziran işçi olaylarının ve 6-7 Eylül Rum olaylarının sembolleşen mekanları gerçekçi bir kimliğe bürünür. Toplumsal bir mesele olan kentleşme sonucu yabancılaşan ve yalnızlaşan bireylerin sosyal ve psikolojik bunalımları, kent dokusunun en bariz mekanları olan apartmanlar, oteller ve gecekondular gibi mekanlar üzerinden anlamlandırılmıştır. Bu mekanlar, sınıfsal çatışma, ideolojik ve siyasî baskı, yabancılaşma ve yalnızlaşma, psikolojik bunalımlar, zaman-mekan bütünselliği, hatıralar ve yaşantı, çok katmanlı mekanlar, aidiyetsizlik ve kimliksizlik, yaşam-ölüm bütünselliği, şiirsel ve metaforik mekanlar, mekanın atmosferi gibi çok yönlü bir anlamsal ilişki ile oluşturulmuştur. Aktunç’un hikayelerinde mekan, durağan bir yapıda değil yaşan canlı bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Mekan kurgunun değişmez bir parçası olarak kahramanların yaşantılarına ve hikayenin kurgusuna yön veren bir güce sahiptir. Mekan tasvirleri, yazarın hikayede oluşturmak istediği atmosferi en canlı biçimde hissettiren bir unsura dönüşmüştür. Böylece mekan unsuru, Aktunç’un hikayelerinde yapının hayatî bir parçası olur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 27 Kasım 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 9 Sayı: 2 |